search

Avrupa Birliği iklim ile mücadelede hedeflerini yükseltti, şimdi yapısal adımlar gerekiyor.

Avrupalı liderler, 11 Aralık’ta düzenlenen İklim Zirvesi’nde (The Climate Ambitition Summit) Avrupa Birliği’nin (AB) sera gazı emisyonlarını 2030'a kadar 1990 yılındaki seviyenin en az %55 altına getirmeyi taahhüt etti.(1) Bu taahhüt AB’nin daha önce hedeflediği %40 sera gazı azaltım hedefinden çok daha iddialı olması bakımından kritik.(2) AB’nin açıklamış olduğu bu yeni hedefle, önümüzdeki on yılda Paris Anlaşması kapsamında verilen tüm ulusal taahhütlerinden daha büyük bir etki yaratmayı planladığını anlayabiliyoruz. Zira, AB COVID-19 ekonomik stratejisinin merkezine “yeşil toparlanmayı” almış durumda.

Avrupa Çevre Ajansı (EEA), AB’nin 2020 hedefi olan %20 sera gazı emisyonlarını azaltma hedefini yakalayacağını ve 2030 yılına kadar %37 oranında emisyon düşüşü sağlayacağını öngörüyor.(3) AB ülkelerinin çoğunun, bu yıl yenilenebilir kaynaklardan %20 nihai enerji tüketimi hedefine ulaşma yolunda ilerlediğini de görebiliyoruz. Tabii bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde COVID-19 salgınının ekonomik faaliyetlerde yol açtığı durgunluğu hesaba katmak gerekiyor. Örneğin, en çok emisyona sebep olan AB ülkesi olan Almanya, COVID-19 kaynaklı emisyon düşüşü olmadan 2020 iklim hedefine ulaşması pek mümkün gözükmüyordu. Yani, 2020 yılında sağlanan bu emisyon düşüşü yapısal değişikliklerden kaynaklanmadığından dolayı yüksek olasılıkla kalıcı bir etki de yaratmayacaktır. Emisyon azaltımlarını hızlandırmak ve iddialı hedefler yakalamak için Avrupa hala önemli politika revizyonlarına ihtiyaç duyuyor olabilir. Aynı zamanda, yeşil toparlanma politikalarına ağırlık vermek COVID-19 krizinin yaralarını sarma ve kurtulma evresinin süresini kısaltmaya yardımcı olacaktır.

Fonlama kanalı tabii ki yapısal dönüşümde hayati bir rol oynuyor. Kasım ayında Avrupa Yatırım Bankası (EIB) da 2021-2025 yılına ilişkin “İklim Bankacılığı Yol Haritası”nı onayladığını açıkladı.(4) “Arzuyu gerçeğe dönüştürmek” (Turning ambition into reality) mottosuyla duyurulan yol haritasında, bankanın iklim eylemi ve çevresel sürdürülebilirlik yatırımlarına vereceği destek ortaya koyulmuş. EIB, kamu ve özel kurumlar ile iş birliği yaparak 2030 yılına kadar Paris İklim Antlaşması’nın amaçlarına ve prensiplerine hizmet eden projelere 1 trilyon euro finansman sağlamayı taahhüt ediyor. Ayrıca, EIB iklim krizi için ayıracağı finansmanın oranını 2025 yılına kadar %50 seviyesine çıkarmayı da hedeflemiş durumda. Önümüzdeki dönemde kalkınma finansmanı kurumlarının söz konusu dönüşümde kaynaklarını iklim projelerine aktarması dışında tecrübesini katması ve liderlik görevi üstlenmesi çok önemli.

Peki Avrupa hangi başka konuları önceliklendirmeli? Koyulan bu hedeflerin daha fazla sektöre yayılması, iklim ile mücadelede belirlenecek eylemlerinin herkes için adil ve kapsayıcı faydalar sağlayacak şekilde kurgulanması ve politika tasarımında her bir AB üye devletinin beklentilerinin göz önünde bulundurulmasının Avrupa’nın başlıca eğilmesi gereken konular olduğunu söyleyebiliriz.


(1)https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/speech_20_2403

(2)https://ec.europa.eu/clima/policies/strategies/2030_en

(3)European Environment Agency, Trends and projections in Europe 2020 Tracking progress towards Europe's climate and energy targets, Kasım 2020

(4)https://www.eib.org/en/press/all/2020-307-eu-member-states-approve-eib-group-climate-bank-roadmap-2021-2025