Hava Kirliliği ve Afetler
Hava kirliliği ve afetler arasındaki ilişki düşünüldüğünde, akla öncelikli olarak afet anında oluşan hava kirliliği ve bunun insan sağlığı üzerindeki etkileri gelmektedir. Ancak, afetlerin hava kirliliğine olan etkisi tek seferlik değildir ve bu etkiler sadece sağlıkla sınırlı kalmaz. Afetlerin hava kirliliğini nasıl etkilediğini anlamak, afetin tüm aşamalarını kapsayan geniş bir perspektifle ekonomik ve çevresel etkileri de değerlendirmeyi gerektirir.
Bu perspektiften yola çıkarak, afet anında hava kirliliğinin nasıl değerlendirildiğine baktığımızda, yangınlar ve volkanik patlamaların öne çıktığını görebiliriz. Yangın sırasında PM2.5 ve karbonmonoksit gibi kirleticilerin salımının artması, insan sağlığını doğrudan etkiler. Bunun yanı sıra, sağlık üzerindeki bu olumsuz etkilerin iş gücü katılımını ve gelirleri azaltabileceğini söyleyebiliriz. Volkanik patlamalar sonucu kirlenen hava ise ulaşım ağlarını etkileyebilir ve alternatif rotaların kullanılmasını gerektirebilir, bu da maliyetleri artırabilir.1 Örneğin, ağustos ayında Etna Dağı’ndaki volkanik patlama sonucunda oluşan volkanik kül, pilotların görüşünü olumsuz etkiledi ve Catania Uluslararası Havaalanı’ndaki tüm uçuşlar askıya alındı; havaalanı yaklaşık iki gün boyunca kapalı kaldı.2
Afetlerin hava kirliliği üzerindeki etkisini afet anının ötesinde değerlendirdiğimizde, depremler ön plana çıkar. Deprem sonrası hasar gören veya yıkılan binalardan kaynaklanan kirletici maddeler, insan sağlığını olumsuz etkilerken, bu durum sağlık harcamalarının artmasına ve dolayısıyla ek maliyetlere yol açabilir. Benzer şekilde, toz fırtınalarının hava kirliliği üzerindeki etkisini de orta vadede gözlemleyebiliriz. Toz fırtınaları, ulaşımı kesintiye uğratmanın yanı sıra mahsul hasarlarına, hayvan ölümlerine ve altyapı hasarına da sebep olabilir.3
Ayrıca, toz fırtınaları kuraklık ve ekstrem sıcaklıklarla da ilişkilendirilebilir. Uzun süreli ve yoğun sıcak hava dalgaları, toprağı kurutur ve buharlaşmayı artırarak, değişen hava koşullarının toz fırtınalarını tetiklemesine neden olabilir. Toz fırtınalarının artışı, tarımsal faaliyetler üzerinde daha fazla olumsuz etki yaratabilir.
Hava kirliliğinin etkileri, afetlerden aylar ve hatta yıllar sonra bile kendini gösterebilir. Bu durumu, depremler ve karbon emisyonları bağlamında ele alabiliriz. Örneğin, 2011 Van Depremi sonrasında yapılan inşaatlar, kısa vadede emisyonların önemli ölçüde artmasına neden olmuştur. Depremden on yıl sonra bile, artan kentsel yayılma ve hareketlilik nedeniyle emisyon seviyeler, deprem öncesi seviyelerine geri dönmemiştir. Bu durum, hava kirliliğinin uzun vadeli etkilerini ortaya koymaktadır.4
Afetle ilişkili hava kirliliğinin etkisini en aza indirmek, afet öncesi hazırlıkları da göz önünde bulundurmayı gerektirir. Düzenli hava kirliliği ölçümleri ve etkili veri akışı, etki analizlerinin daha sağlıklı bir şekilde yapılmasına ve afetle mücadele için uzun vadeli planların oluşturulmasına destek olabilir. Ayrıca, afet uyarı sistemleri de hava kirliliği etkisini azaltma konusunda önemli bir rol oynar. Örneğin, Kum ve Toz Fırtınası Uyarı Sistemleri, çiftçileri afet öncesinde uyararak mahsullerin korunmasına, hayvanlara barınak sağlanmasına ve gerekli altyapının geliştirilmesine yardımcı olabilir.5
Özetle, afetlerin neden olduğu hava kirliliği, insan sağlığını etkilemenin ötesinde, çeşitli aktivitelerin aksamasına ve ekonomik kayıplara yol açabilir. Ayrıca, tarımsal üretimi de etkileyerek gıda güvenliğini tehlikeye atabilir. Hava kirliliğinin etkileri, afetlerden yıllar sonra bile gözlemlenmeye devam edebilir. Tüm bu etkileri en aza indirmek için afet öncesini doğru şekilde anlamak ve planlamak gereklidir. Bu nedenle, afet öncesi, anı ve sonrasını bütünsel bir şekilde ele almak, hava kirliliği ve afet ilişkisini değerlendirmek ve bu bakış açısıyla afet dayanıklılığına katkı sağlamak önemlidir.
(5) https://iopscience.iop.org/article/10.1088/1755-1307/7/1/012016