search
Başak Toprakcı
Başak Toprakcı
Diğer Yazıları

Isınan Bir Dünyada İş Gücü

Geride bıraktığımız yaz aylarının başlıca gündem maddelerinden biri kuşkusuz ki artan sıcaklıklar oldu. Temmuz ayında en sıcak gün rekoru iki gün üst üste kırıldı. 2024 yazı tarihin en sıcak yazı olarak kaydedildi.1 Bu durumun, sadece yaz aylarına özgü bir anomali olmadığını aksine ekosistem krizinin getirdiği yeni bir gerçeklik olduğunu artık biliyoruz. Bu yeni gerçeklik, hayatımızın pek çok alanını, özellikle de iş yapma biçimlerimizi de yeniden gözden geçirmemizi ve uyarlamamızı zorunlu kılıyor.

Artan sıcaklıklar, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) de dikkat çektiği gibi, iş güvenliği ve işçi sağlığı açısından önemli bir risk faktörü olarak değerlendiriliyor.2 Yüksek sıcaklıkların sıcak çarpması, kalp, damar ve solunum sistemi hastalıkları gibi kronik sağlık sorunlarına ve hatta ölüme yol açabileceği belirtiliyor. Özellikle açık havada ve fiziksel olarak yoğun işlerde çalışanlar, hamileler ve kayıt dışı çalışanlar gibi bazı sektörler ve gruplar daha büyük risk altında olsa da, artan sıcaklıklar her sektörlerden çalışanları etkileyebilir. Günümüzde 2,41 milyar çalışan, yani dünya genelindeki çalışan nüfusunun %70’inden fazlası, aşırı sıcakların getirdiği risklerle karşı karşıya kalıyor.3

Yüksek sıcaklıklar aynı zamanda ciddi üretim kayıplarına da yol açabiliyor. ILO’nun araştırmasına4 göre, 24-26 derece arası sıcaklıklarda işçi verimliliği düşerken, 33-34 derece arası sıcaklıklarda çalışanların kapasitesi yarı yarıya azalıyor. Küresel sıcaklıkların bu endişe verici trendi devam ederse, 2030’a kadar 1,5 derece ısınmayla birlikte dünya genelinde toplam çalışma saatlerinin %2,2’sinin kaybedileceği öngörülüyor. Bu da yaklaşık 80 milyon tam zamanlı işe eşdeğer. Isı stresi kaynaklı iş kaybının maliyetinin, 1995’teki 280 milyar dolar seviyesinden 2030’da 2,4 trilyon dolara ulaşılabileceği tahmin ediliyor.

Artan sıcaklıkların çalışma koşullarını etkileyeceği kişiler yalnızca geleneksel iş kollarında çalışanlarla sınırlı değil. Bu yıl Paris’te gerçekleşen olimpiyat oyunlarında yarışan atletler de artan sıcaklıkların etkisiyle ısı bitkinliği ve sıcak çarpması riskleriyle karşı karşıya kaldı. CNN’nin gerçekleştirdiği bir analize göre, 2050 yılına kadar birçok şehir, olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapabilmek için gerekli olan güvenli sıcaklık aralıklarının dışında kalacak5. Bu şehirler arasında, 2036 oyunlarına aday olan İstanbul da yer alıyor.

Olimpiyatların sürdürülebilirliğini sağlamak adına öne çıkan öneriler arasında, oyunların tarihlerini ya da müsabakaların saatlerini değiştirmek gibi çözümler bulunuyor. Ancak bu yaklaşımın diğer iş kollarına kolayca uygulanamayacağı aşikâr. Bu durum, her sektörde ve iş kolunda iklim değişikliğine adaptasyon çabalarını hızlandırmakla kalmayıp, ekosistem kriziyle mücadelede daha kapsamlı bir perspektif benimsememiz gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.


(1) https://climate.copernicus.eu/worlds-warmest-august-completes-hottest-boreal-summer-record

(2) ILO. (2024) Heat at work: Implications for safety and health.

(3) ILO. (2024) Ensuring safety and health at work in a changing climate.

(4) ILO. (2019) Working on a warmer planet.

(5) https://edition.cnn.com/2024/08/11/climate/olympics-cities-extreme-heat/index.html