Üçüncü Değil Üçüz / Üçlü Dönüşüm
İçinde bulunduğumuz çağa “dönüşüm çağı” diyorlar ki bence de doğrudur. Her konferans, her rapor, artık bir yerinde “ikiz dönüşüm” lafını geçirmezse, eksik kabul ediliyor, değil mi? Yeşil dönüşüm ve dijital dönüşümü kesiştiren bu çerçeve, beklentileri büyük ölçüde karşılasa da kalkınma bankası iktisatçılarının burada da farklı bir sözü var. İzninizle bu yazıda, üçüz / üçlü dönüşümden bahsedeceğim. Konumuz nüfus, konumuz sosyal dönüşüm.
2024-2045 arasında 60 ülkenin nüfusunun gerilemesi, mesela Çin’in nüfusunun 200 milyon kişi azalması bekleniyor. Yaşlanıyoruz. Daha şimdiden, 50 ülkede 65 yaş üstü kişilerin sayısı, 14 yaş altındaki nüfusun üzerinde. Bu durum, çalışabilir genç nüfus oranının yüksekliğini, bir demografik fırsat penceresi olarak gören anlayışı zorluyor. Ancak böylesi bir fırsat penceresinin, bahsedilen genç nüfus sağlıklı, iyi eğitimli ve doğru yetenek setiyle donatılmış olduğunda açılabildiğini de hatırlamak gerek. Dolayısıyla her kalabalık genç nüfus, iktisadi aktivite üzerinde aynı etkiyi vermeyecektir.
Oysa, nüfusun sağlıklı bir yaşam sürdürmesi ve daha uzun yıllar iktisadi aktiviteyi beslemesi, sonrasında da emeklilik ve sağlık sistemi üzerinde daha sınırlı yük yaratması olası. O halde, tek fırsat penceresi genç nüfus üzerinden kurgulanmamalı. İnsan ömrünün uzamasının ve kalitesinin yükselmesinin de yaratabileceği fırsat pencereleri var. Biz bugün, küresel ekonomide bu tarz bir fırsat penceresinden yoksun olduğumuzu düşünüyorsak, endişelendiğimiz konu sadece nüfus artışının zayıflaması değil, insan hayatının kalitesini zamanında yeterince desteklememiş olmanın sonuçlarıdır.
Ancak bu son fırsat penceresini iyi anlamak gerekli. “Sağlıklı hayat getirisi” diyebiliriz belki tarif ettiğim şeye. Bunu önemsiyorum çünkü yanlış anlaşıldığında, emek piyasasında yaşlıların fiziki yükünü artırmak gibi önerileri besleyebilir. Söylediğimiz şey tam olarak bu değil. Verimli ve sağlıklı geçirilen yılların sonucunda oluşan tasarrufun yatırımları desteklemesi de “sağlıklı hayat getirisi”ne dahil. Tabi bunu mümkün kılacak yeni bir sermaye piyasaları yaklaşımı ile birlikte.
Peki o halde sosyal dönüşüm ne içeriyor? Esenlik yatırımları, 4 iş günlük çalışma haftaları, yetenek setlerinin sadece sektörlere değil yıllara göre de güncellenmesi, metropoller dışında da iş imkanlarının geliştirilmesi ve tersine göç, tasarrufların yatırımları ve girişimcileri destekleyebileceği havuz sistemlerinin geliştirilmesi, sosyal dönüşümün içinde.
“Geride kimseyi bırakmayacağız” diyen kalkınma bankaları iktisatçıları için, nüfus sadece bir sayıdan ibaret değil. Kayda geçen kişi sayısı kadar, bu kişilerin kayda değer kalitede ve güvencede bir hayat yaşaması da önemli. Bu temel prensiple yürütülecek bir sosyal dönüşüm, yeşil dönüşüm ve teknolojik dönüşümün de kalkınma perspektifi ile bağının kurulmasını sağlayacaktır. O nedenle sosyal dönüşüme bağımsız ve üçüncü bir dönüşüm kalemi olarak bakmak yerine ikiz dönüşümü “üçüz /üçlü” dönüşüm olarak güncellemek şarttır, acildir ve kalkınma için gereklidir.