Türkiye’de GYO’ların Gelişimi: Yeni Bir Yol Haritası
Son on yılda Türkiye’de yaşanan ekonomik dönüşümler, artan kentleşme hızı ve yatırım trendleri, Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları (GYO) için yeni bir konumlanma ihtiyacını beraberinde getirdi. GYO’lar, artık yalnızca bir yatırım enstrümanı olmanın ötesine geçerek; şehirlerin sosyal ve ekonomik işleyişine yön veren aktörler olarak öne çıkıyor. Ernst & Young’ın 2025 tarihli Real Estate Investor Trends raporuna göre, Avrupa ve MENA bölgelerinde ticari gayrimenkule olan yatırım ilgisinin, güvenli liman arayışı ve enflasyona karşı korunma motivasyonlarıyla arttığı vurgulanıyor. Türkiye özelinde de bu eğilim doğrultusunda GYO’ların daha fazla ön plana çıktığı gözlemleniyor.
Bu gelişim süreci yalnızca finansal taleple şekillenmiyor; aynı zamanda kullanıcı deneyimi, lokasyon optimizasyonu, sürdürülebilir yapılaşma ve portföy çeşitliliği gibi alanlarda da daha stratejik bir bakış açısı gerektiriyor. GYODER’in 2024 sonu itibarıyla yayımladığı Türkiye GYO Sektör Raporu da bu gelişimi destekler nitelikte. Raporda, tematik uzmanlaşmanın önemi vurgulanırken; veri merkezi, otel, AVM ve lojistik gibi alanlara yönelen GYO’ların hem yatırımcı çeşitliliği sağladığı hem de düzenli gelir potansiyeli açısından önemli avantajlar sunduğu ifade ediliyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 2025 yılı birinci çeyrek Ticari Gayrimenkul Fiyat Endeksi verilerine göre, İstanbul’da %21,4, Ankara’da %37,5, İzmir’de ise %35,3 oranında yıllık değer artışı kaydedildi. Bu göstergeler, ticari gayrimenkul yatırımlarının yüksek volatilite ortamlarında dahi güçlü kalabildiğini ve uzun vadeli değer üretiminde istikrarlı bir araç olarak öne çıktığını gösteriyor.
Deloitte’un Real Estate Predictions 2025 raporu ise yatırımcının artık yalnızca bugünü değil, uzun vadeli yatırımlarını da planladığını gösteriyor. Bu bağlamda yatırım kararlarının; piyasa analizi, detaylı değerleme çalışmaları ve çok boyutlu risk senaryoları üzerinden şekillendiği vurgulanıyor. Sürdürülebilir kira getirisi sağlayan projeler; öngörülebilir nakit akışı, sağlam finansal yapı ve stratejik konumlama açısından yatırımcı nezdinde daha fazla öncelik kazanıyor.
Bu genel tabloyu şekillendiren bir diğer önemli unsur ise teknolojik gelişmeler. Yapay zekâ destekli değerleme sistemleri, büyük veri analizleri ve otomatikleştirilmiş risk değerlendirme modelleri sayesinde yatırım kararları daha hızlı, sağlıklı ve veriye dayalı biçimde alınabiliyor. PwC’nin Global Real Estate Outlook 2025 raporuna göre, yapay zekâ uygulamaları yalnızca operasyonel verimliliği artırmakla kalmıyor; aynı zamanda yatırımın geri dönüş süresini de optimize ediyor. Türkiye’deki GYO’lar için bu teknolojik dönüşüm, özellikle portföy yönetiminde doğru analiz ve sürdürülebilir yatırım öngörüsü bakımından yeni bir fırsat alanı yaratıyor.
Sonuç olarak, Türkiye’de GYO sektörü yeni bir yapısal dönüşüm sürecinden geçiyor. Bu dönüşüm; veriye dayalı, tematik olarak uzmanlaşmış, teknolojiyle entegre ve uzun vadeli stratejilere odaklanan bir yatırım anlayışını beraberinde getiriyor. GYO’lar, bu yeni yol haritasında hem ekonomik istikrarın taşıyıcısı hem de yatırımcının güvenli limanı olarak konumlarını güçlendirmeye devam ediyor.