Çevresel Kuznets Eğrisi’nin Neresindeyiz?
Artan sanayileşme çevresel bozulma ile ekonomik büyüme arasında bir ödünleşmeyi (trade-off) gündeme getirdi. Bu da sürdürülebilir bir dünya üzerine kafa yoran araştırmacıları iş başına davet ediyor. İktisat camiası bu alana, Grossman ve Krueger (1991)(1) tarafından ortaya atılan Çevresel Kuznets Eğrisi (ÇKE) hipotezi ile dahil oldu.
ÇKE hipotezi, orijinal Kuznets Eğrisinden(2) hareketle, çevresel bozulma ve ekonomik büyüme arasında “ters U” şeklinde (Şekil 1) bir ilişkiyi ortaya koyan hipotezdir. İlişki, ülkelerin kişi başına gelir düzeyleri artarken ilk etapta çevresel bozulmanın da arttığını ancak gelir düzeyi artmaya devam ettikçe, durumun tersine dönüp çevresel bozulmanın azalmaya başladığını söylüyor. Her ülke için hipotezin geçerliliğinin sınanması, geçerli olmasa dahi eğrinin neresinde olunduğunun tespiti önem arz ediyor.
Peki Türkiye’de ÇKE hipotezi geçerli mi? Değilse, daha yolumuz var mı?

Şekil 1. (Samuel ve Strezov, 2019)(3)
Türkiye için ÇKE hipotezinin sınandığı çok sayıda çalışma mevcut. Ancak yapılan çalışmaların tek bir ortak sonuçta birleştiğini söylemek zor. Bulgularda yeknesaklığın olmaması, araştırmacıları aynı ülke için yapılan çalışmaların neden yakın sonuçlar vermediği konusunda düşünmeye itmekte ve hipotezin sınanması aşamasında kurulan ekonometrik modellere de kafa yorulan ayrı bir literatüre kapı aralamakta. Bu bağlamda ekonometrik sorunları da dikkate alan çalışmaları takiben biz de Türkiye için ÇKE hipotezini araştırdık.
Çalışmada(4) çevresel bozulmayı temsilen CO2 salımını kullandık. Yöntem olarak, kişi başına düşen gelirin kısa ve uzun dönem esneklik katsayılarının yorumlanmasını benimsedik. Buna göre ÇKE hipotezinin geçerli olabilmesi için kısa dönem gelir esnekliğinin pozitif, uzun dönem esnekliğin negatif olmasını bekleriz. Öte yandan modele dahil edilen kontrol değişkenleri de yorum açısından kıymetli. Çalışmada kontrol edici olarak, Çevre Politikaları Sıkılık Endeksi (ÇPSE) ve Ekonomik Kompleksite Endeksi (EKE) kullanıldı. İlk gösterge adıyla müstesna iken ikinci göstergeyi kısaca tanıtmak iyi olabilir. Literatüre göre yüksek EKE’si olan ülkeler kompleks ürün (otomobil, çip vb.) üretirken, düşük EKE’li ülkeler kompleks olmayan ürünleri (şapka, gıda ürünleri vb.) üretebilir. Ülkenin kalkınmışlık seviyesi ile EKE seviyesi de doğru orantılı ilerliyor.
Çalışmanın ampirik bulguları, 1990-2015 yılları için Türkiye’de ÇKE hipotezinin geçerli olmadığını ortaya koyuyor. Zira uzun dönem gelir esnekliği hala pozitif ve hatta kısa dönem gelir esnekliğinden daha büyük bir katsayıya işaret ediyor. Diğer bir deyişle gelirin artmasına paralel çevresel bozulma da hızla artmaya devam ediyor. Çevre politikalarında sıkı duruş ise henüz çevresel bozulmayı etkilemiyor. Bir politikanın uygulamaya konması ile kurumların ve halkın adaptasyonu arasında geçen süre/gecikme muhtemelen beklenen bir durumdur. Öte yandan yüksek ekonomik kompleksite, özellikle uzun dönemde, çevresel bozulmayı azaltıcı etki yapıyor. Kompleks ürün üretip bunu sürdürdüğümüzde, çevresel bozulmayı azaltıcı etkisini görebileceğiz.
Konuyu toparlarsak, başta sorduğumuz soruya bulduğumuz cevap: Türkiye çevresel Kuznets eğrisinin henüz en başında. Yani, daha gidecek çok yolumuz var.
(1) Groossman, G. M., & Krueger, A. B. (1993). Environmental impacts of a north american free trade agreement. In: Garber, P. (Ed), The US Mexico Free Trade Agreement, 165-177.
(2) Kuznets, S. (1955). Economic Growth and Income Inequality, The American Economic Review, 1-28.
(3) Samuel , A., & Strezov, V. (2019). A review on Environmental Kuznets Curve hypothesis using bibliometric and meta-analysis. Science of the Total Environment, 128-145.
(4) Alkan, B. and Bulut, N. (2022). Searching for The Existence of EKC Hypothesis in Turkey: An Approach Using Elasticities in The Presence of Multicollinearity. Hacettepe University Journal of Economics and Administrative Sciences, 40(2), pp. 232-248.
Bunlar da İlginizi Çekebilir