Kömürden Çıkış Adımları Neden Hızlanmalı?
Kömür, milyonlarca yıldır çürüyen ve yeraltına gömülü bitki türlerinden kaynaklanan yanıcı siyah bir kaya oluşumudur. İnsanlık bu fosil yakıtı, Sanayi Devrimi'nden bu yana 200 yılı aşkın bir süredir güç ve elektrik üretmek için kullanıyor. Dünya üzerindeki en kirli fosil yakıt olarak tanımlanan kömür, iklimle ilgili tüm müzakerelerin en önemli gündemini oluşturuyor. İskoçya’nın Glasgow kentinde Kasım ayında gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’ndeki (COP26) görüşmelerin ardından, yaklaşık 200 ülkeden diplomat, karbon azaltım taahhütlerini artırma, bazı fosil yakıtları aşamalı olarak azaltma ve iklim değişikliğinden en fazla etkilenen yoksul ülkelere yardımları artırma konusunda anlaştı. Peki kömürü en önemli gündem maddesi haline getiren gerçekler neler? Kömürle ilgili gerçekleri sizin için derledik.
En kirli fosil yakıt
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) çalışmaları dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 91'inin her gün soluduğunu ve kirli havaya maruz kaldığını ortaya koyuyor. Kömür yakma, dünya çapında hava kirliliğinin en büyük nedenlerinden olarak biliniyor. Kömür üretimi, havaya ve atmosfere hava kirleticileri ve kükürt dioksit (SO2) ve nitrojen oksitler (NOx) gibi toksik kimyasallar salıyor, bu da koroner ve solunum yolu hastalıklarının yanı sıra kanser de dahil olmak üzere bir dizi sağlık sorunu riskini artırıyor.
Sera gazı emisyonlarının kaynağı
Tarım endüstrisinden kaynaklanan metan emisyonları da dahil olmak üzere küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine katkıda bulunan birçok sera gazı emisyonu kaynağı var. Fakat hiçbiri kömür üretiminden kaynaklanan emisyon kadar ileri düzeyde değil.
Ayrıca kömür, yüksek miktarda karbon ve hidrokarbon içerdiğinden, yakıldığında atmosfere önemli miktarda karbondioksit salarak, küresel ısınmanın artışını da hızlandırıyor.
Dünya, yalnızca 2019'da kömürden 14,36 milyar ton sera gazı emisyonu üretti. Buna karşılık, petrolden 12,36 milyar ton emisyon üretildi. Bir iklim felaketinden kaçınmak için dünya, Paris Anlaşması'nda belirtildiği gibi küresel ısınmayı en az 1,5°C ile sınırlamalı ve bu hedefe ulaşmak için 2040 yılına kadar kömür üretiminin aşamalı olarak durdurulması çok önemli. Bununla birlikte, yakın tarihli bir BM raporu, küresel kömür üretiminin 2030'un sonuna kadar kabul edilebilir sınırların %240'ını aşacağını ortaya koydu.
Yenilenemez enerji kaynağı
Evet bir gün dünya yüzündeki kömür rezervleri tükenecek. Bilim insanlarına göre tüketim bugünkü oranlarda kalırsa kömürün tükenmesi 2060 yılında gerçekleşecek. Yani çok değil bundan 40 yıl sonra kendimize zaten kömür yerine geçecek olan enerji kaynaklarını bulmuş olmak zorundayız. O zaman neden kömürün o güne dek dünyaya vereceği zarardan bugün vazgeçmeyelim? Dünyayı süresiz olarak besleyecek kadar kömürümüz yok ve alternatif temiz enerji üretim kaynakları geliştirmek konusunda hız kazanmalıyız.
Yok edici etkileri yüksek bir iş olarak kömürcülük
Kömürün yer kabuğundan çıkarılmasının oldukça zorlu ve olumsuz etkileri olan bir süreç olduğu biliniyor. Yüzey madenciliği veya yeraltı madenciliği kömür madenciliğinin iki farklı metodunu oluşturuyor. Yüzey madenciliği yeraltı madenciliğine oranla daha ekonomik bir metot ve kömürün yeryüzüne daha yakın olduğu bölgelerde tercih ediliyor. Fakat bu yöntemde dinamit kullanılması doğal yaşam alanlarına ve ekosistemlere geri dönülmez zararlar veriyor. Yaşanan toprak kaymaları ve madenlerin çökmesi de yaşamı tehdit eden diğer unsurları oluşturuyor.
Pandemide düşen küresel kömür talebi artış gösterdi Büyük ölçüde Çin'deki ulusal karantinalara bağlı olarak 2020'nin ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 11’e düştü. Bu düşüşte nüfusların ısıtma veya soğutma için daha az enerji kullanmasının da etkili olduğu düşünülüyor. Ancak ülke sınırlarının açılması ve seyahat kısıtlamalarının hafiflemeye başlaması, kömür talebinin pandemi öncesi seviyelere hızla geri dönmesini sağladı.
Sürdürülebilir bir gelecek istiyorsak, bir süre sonra kendiliğinden tükenecek olan enerji kaynaklarının seçeneklerini şimdiden oluşturmayı ve hayatımızı yeniden yapılandırmalıyız. AR-GE yatırımlarımızı artırarak, inovasyon kültürünü destekleyerek ve gelişimi herkes için ulaşılabilir kılarak bu hedefe ulaşmak mümkün.
Bunlar da İlginizi Çekebilir