Sürdürülebilir Finansmanın Ülkemizde Geleceği
Dyllick ve Hockerts (2002)¹ sürdürülebilirliğin, ekonomik, sosyal ve çevresel boyutların birlikte bütüncül olarak ele alınmasıyla ilgili olduğunu belirtir. Bu yaklaşım paralelinde ekonomilerin sürdürülebilir bir yapıya dönüştürülmesi konusu, özellikle gelişmiş olan ülkelerde, ve bu ülkelerin içinde de Avrupa Birliği’nde öne çıktığı şekliyle, tüm ekonomi politikalarının sağlaması gereken baş kriter olarak yer alır. Bu kriterin sağlanması da siyasi iradeler tarafından taahhüt altına alınır.
AB Komisyonu’nun 2019 sonunda açıkladığı ve Türkiye’nin de uyumlanarak “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” (“Mutabakat”) olarak Temmuz 2021’de Resmi Gazete’de yayımlayarak devreye aldığı “Avrupa Yeşil Mutabakatı”, sürdürülebilirliğin taahhüt altına alınarak gözetilmesinin ivme arttırarak devam ettiğini göstermektedir. Bu Mutabakat sonrasında 2018 yılında imza altına alınmış olan “AB Sürdürülebilir Finans Eylem Planı” (“Eylem Planı”) da Nisan ve Temmuz 2021'de iki adımda gözden geçirilmiş olarak devreye alınmıştır.
Tüm bu gelişmeler sürdürülebilir finansmanın kalıcı olduğunu ve buna uygun aksiyon planlarının rekabetçi olmak isteyen tüm ekonomik aktörler tarafından, rekabetçi bir ekonominin gereği olarak “şimdi” ele alınmasının önemini ortaya koyuyor.
Bununla birlikte literatür, yenilenmiş Eylem Planı’nına dair bazı noktalara dikkat çekiyor.² Bunlardan ikisi;
- sürdürülebilir yatırımların karlılığına ilişkin henüz yeterli verinin oluşmamış olması, ve
- son dönemlerde kabul edilen kural ve standartların tutarlı ve yaygın bir şekilde uygulanma seviyesine henüz gelmemiş olması
olarak öne çıkıyor.
Bu unsurlar her ne kadar önümüze kısıtları seriyor olsa da fırsatları görebilmek için değerlendirmenin farklı bir açıdan yapılması gerektiğini de ortaya sunuyor. Araştırma sonuçları sürdürülebilir finansman kavramının tüm dünya için henüz erken bir evrede olduğunu gösteriyor. Bu nedenle burada fark edilmesi önemli olan husus, sürdürülebilir finansman kavramının gelişime ve fırsat potansiyeline açıklığına odaklanmaktır.
Mevcut darboğazların üstesinden gelinmesi ve sürdürülebilir finansman kavramının gelişmesi için öneriler, sürdürülebilir finansman aktörleri için uzmanlığı artırmak, Fintech (Finansal Teknolojiler) ve RegTech (Regülasyon Teknolojiler) gibi gelişen teknolojileri³, bunlara sürdürülebilirliği entegre etmek üzere geliştiren aktörlere çeşitli teşvikler sağlamak, inovasyon merkezlerini desteklemek gibi başlıklar altında toplanıyor.
Bu öneriler doğrultusunda gelişmiş ülkeler çeşitli adımları devreye almaya başladı bile. Birleşik Krallık'ta hükümet, İngiltere Merkez Bankası'na çevresel sürdürülebilirliği ve ülkenin borç satın alırken net-sıfır-karbon ekonomi hedefini dikkate alması talimatını verdi. Avrupa Merkez Bankası 2022'de büyük bankaları iklim riskine karşı test etmeye başlayacak. Kasım 2020'de İsviçre hükümeti Yeşil Fintech Ağı'nı sisteme soktu. Bu ağın amacı, ülkeyi dijital ve sürdürülebilir finansal hizmetlerde küresel bir lider haline getirmek olarak belirlendi. Yeşil fintech'ler için finansman seçeneklerinin genişletilmesinden sürdürülebilirlik verileri için bir platform oluşturulmasına kadar uzanan aksiyon planları oluşturuldu.
Tüm bu gelişmeler ışığında sürdürülebilir finansman, Türkiye bankacılık sistemi ve Türkiye ekonomisi için büyük bir potansiyel sunmaya devam etmektedir.
Son dönemlerde ülkemiz, bankamızın finansman sağlanmasında liderlik ederek başı çektiği sürdürülebilir kalkınmaya yönelik bilinçli yatırımlar sayesinde yatırımcılar için parlayan yıldız olarak gösterildi. Ülkemizin 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonu yönündeki Avrupa Yeşil Mutabakatı hedefini benimsemesi, sürdürülebilir ekonomik yapıya dönüşümde kararlı olduğumuzu da gözler önüne serdi.
Nisan ayında Dünya Bankası Ülke Direktörü Auguste Kouame, yeşil dönüşüme Türkiye’nin kararlı olmasının ülkemize rekabetçi bir avantaj kazandırdığını söyledi. Pandeminin ekonomiler üzerindeki baskısı karşısında bu yeşil ajandaya sadık kalmanın finansal sistemimizde dayanıklı ve sürdürülebilir bir toparlanmayı destekleyeceğini de sözlerine ekledi.
Türkiye sürdürülebilir büyüme için sermayeyi harekete geçirerek sürdürülebilir finansman uygulamalarını gerçekleştirme potansiyeline sahip bir bankacılık sistemine sahip. Son dönemde Pandemi ile beraber daha da güçlenen küresel teknoloji dönüşümü, Türkiye tarafından da yakından takip edilmekte. Yeni nesil finansal hizmet ağı birçok kurum ve yatırımcılar sayesinde ülkemizde de büyümeye gebe.
Bu gelişim için finans sektörünün önde gelen ve güçlü aktörleri olan bankaların, yeşil FinTech girişimlerine yatırım çekilmesini ve ürünlerinin benimsenmesini sağlayacak teşvik edici finansman modelleri oluşturmaları, Türk bankacılık sektöründe önümüzdeki yılların liderlik konumlarını belirleyecek açılımları olacaktır.
(1)Dyllick, T. and Hockerts, K. (2002), Beyond the business case for corporate sustainability. Bus. Strat. Env., 11: 130-141
(2)Zetzsche, Dirk Andreas and Anker-Sørensen, Linn, Regulating Sustainable Finance in the Dark (August 25, 2021). European Business & Organisation Law Review (EBOR) Forthcoming,
(3)İlgili kavramlar olarak FinTech temelde teknolojinin olanakları ile birlikte finansal işlemlerin çok daha pratik ve hızlı olarak gerçekleştirilmesi için fiziki şube veya benzeri alanlara ihtiyaç duyulmadan finansal hizmetlerin sunulmasını sağlarken, RegTech, ilgili regülasyonların teknoloji ile birleştiren platformları temsil etmekte.
Bunlar da İlginizi Çekebilir