search
Burcu Ünüvar
Burcu Ünüvar
Diğer Yazıları

Ey Enflasyon! Geldiysen Üç Kere Vur!

2008 Küresel Krizi’ni takiben gelen kuvvetli parasal genişleme pek çoğumuz için yüksek enflasyon beklentisini de beraberinde getirmişti. Eeee ne de olsa “Enflasyon parasal bir olgudur.”. Oysa sonuç pek de düşündüğümüz gibi olmadı. Ama malumunuz, iktisatçılar için mevzu da heyecan da bitmez. Daha 2008 Krizi’nin yaraları kapanmadan pandemiyle birlikte bir kez daha dünya ekonomisinde zor günler başladı. Ver elini bir tur daha parasal genişleme, bir tur daha faiz indirimleri…Üstelik son 10 yıldır dolu dizgin giden borçlanmaların da arttığını gördük. Velhasıl, enflasyon konusu yine yeni yeniden masada.

Yakın zamandaki gündem özellikle ABD’deki enflasyon beklentileri üzerinden şekilleniyor. İstihdam piyasasındaki kayıplar telafi edilmemiş olsa da 2008 Krizi sonrası olduğu gibi pandemi sonrasında da en çok ümit vadeden ülke ekonomisi diyebiliriz ABD için. Daha önce ABD’de Merkez Bankası başkanı olan Yellen, bu kez Hazine’nin başında. Gönüllerin şampiyonu Yellen Başkan, ABD’de KOBİ’lerin durumu iyileşene kadar destekleyici parasal ve mali duruşun devamından yana. Bu noktada kamu borcunun artmasına dair bir endişesi de yok gibi (şimdilik). Hatta önemli olanın borcun milli gelire oranı değil, faiz ödemelerinin milli gelire oranı olduğunu söylüyor…Vay başımıza gelenler!

Peki ben bunları neden mi hatırlattım? Çünkü bir anda ABD’de enflasyon endişeleri geri geldi. Yakın zamanda enflasyonda görülen artışı, tedarik zincirinde yaşanan sorunlar ve soğuk kış şartlarının emtia fiyatlarını yukarı çekmesi ile açıklayabiliyoruz. Ama 2020’yi %0,9131 seviyesinde kapatan ABD 10 yıllık faiz tahvilinin 25 Şubat’ta %1,5 olması, daha derin bir açıklamayı hak ediyor.

Lafı uzatmayayım. Futbol taraftarlarından sonra kamplaşma konusunda en iyi ikinci ekip diyebileceğimiz iktisatçılar burada da ikiye ayrıldı. Bir kısım enflasyon endişesi için erken olduğunu söylerken, bir kısım da “Sığınaklara!” demeye başladı bile. Ben bu yazıda, enflasyon için henüz endişelenmeyen iktisatçılardan örnek vereceğim. Bir sonraki yazıda ise tribünün diğer tarafındaki ‘şahin’leri konuşuruz.

- Gita Gopinath: IMF Başekonomisti Gopinath, ortada bir toparlanma görmediği için ABD’nin yakın zamanda gelecek 1,9 trilyon dolarlık mali paketi de dahil, endişe edilecek enflasyonist bir risk de görmüyor. Küreselleşme, artan otomasyon ve merkez bankalarının kredibilitesinin, enflasyonda ani sıçramalara engel olmasını bekliyor. - Itamar Dreschsler, Alexi Savov, Philipp Schnabl: Üç akademisyenin 2020 başında çıkardıkları ve ABD’de 1970’lerde yükselen enflasyonu inceledikleri makale yakın zamanda epey popüler oldu.

Bu çalışmada yazarlar, 1970’lerde ABD’de yükselişe geçen enflasyonun kontrolden çıkmasının temel gerekçesi olarak, parasal aktarım mekanizmasını işlevsiz hale getiren bir finansal düzenlemeye işaret ediyor. Mevduat faizleri üzerine limit getiren bu düzenleme, aktarım mekanizmasını bozarak FED’in parasal sıkılaşmasının etkilerini sınırlıyor ve enflasyonla mücadelede başarısız olunuyor. Bugün böyle bir engelin olmaması, FED’in enflasyonun kontrolden çıkmasına izin vermeyeceğine işaret ediyor.

Bu satırların yazarı, enflasyondan korkmaktadır. Gelir adaletini bozan, en çok da düşük gelirli gruba zarar veren enflasyon, önden yüklemeli tepki gerektiren bir risktir. Enflasyonun ABD’de olması bizi etkilemeyeceği anlamına gelmiyor. Sermaye piyasaları kanalı başta olmak üzere pek çok kanaldan tüm dünya ve Türkiye için yakından takip edilmesi gereken bir gelişme. Ancak enflasyona geç müdahale etmenin olduğu gibi, erken müdahale etmenin de zararları var. Velhasıl, enflasyon görünümünü doğru anlamak önemli ama önce bir sakin!


Kaynaklar

https://blogs.imf.org/2021/02/19/structural-factors-and-central-bank-credibility-limit-inflation-risks/

http://pages.stern.nyu.edu/~pschnabl/research/DSS_Inflation_Feb2020.pdf

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Diğer Blog Yazıları