search
Burcu Ünüvar
Burcu Ünüvar
Diğer Yazıları

Merkez Bankacılığın Rengi Olur Mu?

İklim değişikliğinin fiyat istikrarı ve finansal istikrar üzerindeki etkileri giderek daha fazla konuşulur oldu. İklime bağlı risklerin gıda ve enerji fiyatları üzerinden fiyat istikrarını tehdit ettiği bir gerçek. Diğer yandan yine iklim değişikliğinin tetiklediği fiziksel risklerin ve bunların doğuracağı öngörülemeyen altyapı yenileme ihtiyaçlarının, finansal istikrarı gölgeleyebileceği de çok açık.

İklim krizine bu iki çerçeveden baktığınızda, fiyat istikrarı ve finansal istikrar üzerine yoğunlaşan merkez bankalarını doğrudan ilgilendirdiği rahatlıkla görülüyor. Genel kanı, iklim krizi ile mücadelede ilgili paydaşların farkındalığının ve aralarındaki koordinasyonun artırılmasının önemli olduğu yolunda ki, buna karşı çıkmak zor.

Merkez bankalarına da ilk rol bu çerçevede veriliyor. Hatta bir adım ileri gidiliyor ve “Yeşil Merkez Bankacılık” öneriliyor. Para politikası yapıcısının, iklim risklerini yakından takip etmesi ve fiyat istikrarı ile finansal istikrarı gözeten modeller içerisinde onlara yer vermesi çok anlamlı. Fakat yeşil merkez bankacılık tanımı bundan daha fazlasını barındırıyor. Avrupa Merkez Bankası, tahvil geri alımlarında yeşil tahvilleri önceliklendirebileceğini söyledi. Merkez bankalarının zorunlu karşılık belirlerken, bankaların portföyündeki yeşil tahvil ağırlığına göre farklılığa gidebileceği seçeneği konuşuluyor.

Peki bu saydığım araçlar—ve daha fazlası– bir merkez bankasını yeşil yapar mı?Merkez bankacılığın rengi olur mu? Örneğin, kadınların işgücüne katılımındaki zayıflığın iktisadi çıktıda zayıflık yarattığını biliyoruz. IMF, bu kaybın gelişmekte olan ülkelerde GSYH’nin %10’una, Güney Afrika, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da %30’una çıkabildiğini tahmin ediyor. Üretim açığını etkileyen böyle bir faktör, ücretler üzerindeki daha geniş etkisi ile birlikte değerlendirildiğinde elbette fiyat istikrarını hedefleyen bir merkez bankasının radarında olmalıdır. Bu durumda bir de “Mor Merkez Bankacılık”tan mı söz edeceğiz? Ya da genel olarak, Sosyal Sorumlu Merkez Bankacılık defterini mi açmalıyız?

Buraya kadar yazdıklarım, Yeşil Merkez Bankacılık kavramına bir itiraz gibi algılanmasın. Tam tersine, özellikle İngiltere Merkez Bankası Eski Başkanı Mike Carney’nin bu konudaki çalışmalarının çok önemli olduğunu düşünüyor ve yakından takip ediyorum. Fakat örneğin terimi ben seçebilseydim, sanırım Yeşil Merkez Bankacılık yerine merkez bankalarının yeşil araçları demeyi tercih ederdim.

Devan etmeden önce tekrar edeyim: İklim krizini şu anda yaşamaktayız! O zaman tüm sistemin yeşile dönmesini bekleyip bu sırada yeşil araçları kullanan bir merkez bankacılıktan ziyade, kendisi yeşil olup sistemi şekillendiren öncü bir merkez bankacılık daha doğru olabilir, bunu anlarım. Ama belki de bankanın kendisi mi yoksa araçları mı yeşil olmalı diye sorarken daha önemli bir soruyu gözden kaçırıyoruz. Onun ipucunu da yine Carney Başkan veriyor. “Ufuk trajedisi” olarak tanımladığı bu sorun, iklim krizi öncelikleri ile para politikası önceliklerinin vadesinin çelişmesi olarak tanımlanabilir.

Yani, iklim kriziyle mücadelede kısa vadede başarı sağlamak için atılacak adımların şiddeti, aslında finansal istikrar ile çelişebilir. Carney Başkanın kendi cümlesiyle özetleyeyim: Başarının, başarısızlık olması bir paradoks.

Başarı; aslında başarısızlık mıdır? Bilmiyorum… Peki ya hiç denememek? Belki de en kötüsü o!

Bunlar da İlginizi Çekebilir

news
Buzulların Görünmeyen Yüzü
26.03.2025 — 2 dk. Okuma
news
Isınan Bir Dünyada İş Gücü
12.09.2024 — 3 dk. Okuma
news
Hava Kirliliği ve Afetler
30.09.2024 — 3 dk. Okuma
Diğer Blog Yazıları