search

Toplumsal Servetin Bir Öğesi “Mavi Doğal Sermaye"

Mavi ekonomi deniz ve tatlı su kaynaklarından elde edilen ekonomik değerin büyüme, istihdam ve refah yaratmasına odaklanıyor. Sürdürülebilir mavi ekonomi ise buradan elde edilen değerin istikrarlı şekilde sürebilmesi ve genişleyebilmesi için kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanılmasını ön plana çıkarıyor.

Ancak bir yandan doğal kaynakların aşırı kullanımı, diğer yandan karasal faaliyetlerin yarattığı kirlilik, kaynakların sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. İklim değişikliği nedeniyle denizlerin asit dengesindeki değişim, deniz seviyelerinin ve ısısının yükselmesi gibi etkiler de mavi doğal kaynaklar üzerindeki riskleri daha da yükseltiyor.

Doğa kompleks bir sistem halinde olduğu için1, biyoçeşitlilik, mavi doğal kaynakların sağlığına ilişkin bir gösterge niteliğinde. Bu alanda kapsamlı bir izleme yapan World Wild Fund’un (WWF) Yaşayan Gezegen çalışması, biyoçeşitlilik kaybının şiddetini ortaya koyuyor. Çalışma dünya genelindeki izlenen vahşi yaşam nüfusunun 1970-2018 arasında %69, tatlı sularda ise %83 oranında azaldığına işaret ediyor2.

Bu durum sürdürülebilir mavi ekonomi yaklaşımının ötesine geçilmesi ve onarıcı bir perspektif kazandırılması ihtiyacına işaret ediyor. “Onarıcı mavi ekonomi” yaklaşımı konunun merkezine “mavi doğal sermaye”yi koyuyor3. Mavi doğal sermaye, fiziki sermaye ya da beşeri sermaye gibi bir servet öğesi. Yenilenebilir bir niteliği var.

Konu bu şekilde ele alındığında mavi doğal kaynakların servetin bir yandan önemli, diğer yandan kırılgan bir öğesi olduğuna işaret ediyor. Çünkü mavi doğal sermaye, kaynakların kendini yenileme hızından daha hızlı şekilde tüketilirse veya kirletilirse servetin stoku azalıyor. Servet stokunun azalması, tıpkı fiziki ya da beşeri sermaye stokunun azalmasında olduğu gibi, doğal kaynağın gelir ve istihdam yaratma kabiliyetini düşürüyor. Bu durum toplam serveti de aşağı çeken bir hal alıyor.


Dünya Bankası’nın 2024 yılında yayınladığı, Ulusların Değişen Serveti isimli çalışma, yenilenebilir doğal sermayeye ilişkin bir sayısallaştırma yapıyor. Çalışmanın bulgularında dünya ve Türkiye için balıkçılık başlığındaki doğal sermaye stokunun gelişimi grafikte yer alıyor. Grafikte görülen gerileme mavi ekonomiye odaklı yaklaşımların onarıcı, doğa pozitif bir yaklaşıma sahip olması ihtiyacını da gösteriyor.

Mavi doğal sermaye, toplumun ortak servet öğesi. Buradaki erozyonu durdurmak, onarmak ve doğa pozitif etkiler yaratan yatırımları öncelemek önemli. Mavi ekonomiden elde edilen kaynakların, orta-uzun vadede sermaye stokunu düşürmemesi gerekiyor. Bu da üretim ve yatırım kararlarının etkilerini değerlendirirken vade ufkunun uzatılmasını gerektiriyor.


(1) Tur (2023, Bütün Parçaların Toplamından Farklıdır: İnsan-Doğa İlişkisini Ekosistem Üzerinden Okumak) https://www.tskb.com.tr/blog/surdurulebilirlik/butun-parcalarin-toplamindan-farklidir-insan-doga-iliskisini-ekosistem-uzerinden-okumak

(2) WWF (2022, Living Planet) https://livingplanet.panda.org/en-US/

(3) IUCN (2024, Towards A Regenerative Blue Economy)