search
Can Hakyemez
Can Hakyemez
Diğer Yazıları

İklim Değişikliği ile Mücadelede Yeşil Hidrojen

Son yıllarda tüm dünyanın en önemli gündem maddelerinden olan iklim değişikliği ve küresel ısınmayla mücadele çerçevesinde dünya genelinde alternatif ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına ilgi artmaya devam ediyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi ile başlayan bu süreçte, yeşil hidrojenin de ismi sıklıkla geçmeye başladı.

2019 yılı Haziran ayında Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yayınladığı “Hidrojenin Geleceği” adlı rapora göre, hidrojen ve enerjinin arasındaki ilişki 200 yıllık bir geçmişe sahip. Hidrojen taşımacılık, kimya ve demir-çelik gibi emisyon azaltmanın zor olduğu sektörlerde dekarbonizasyonu sağlayacak yöntemler ortaya koyabilmektedir.(1)

“Yeşil Hidrojen” ise suyun yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik ile elektrolizi ile elde edilen hidrojen olarak adlandırılmaktadır. Yeşil hidrojen çevreye zarar vermemesi özelliği ile “geleceğin enerjisi” olarak bilinmektedir. Kolay ve verimli bir şekilde taşınabilirliği, temiz olması, karbon içermemesi ve her yerde kullanılabiliyor olması hidrojeni geleceğin en önemli enerji kaynağı haline getirmektedir. Elektrik enerjisi olarak kullanılabildiği gibi hafifliği nedeniyle arabalarda, kamyonlarda, gemilerde ve uçaklarda yakıt olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hidrojen enerjisinde kurumlar ve ülkeler neler yapıyor? Avrupa Komisyonu, Mayıs ayı içerisinde 750 milyar euroluk “COVID-19 İyileşme” paketini duyurdu. Dünyanın en büyük “yeşil” iyileşme paketi olarak sunulan paket, Avrupa Komisyonu’nun 2050 itibarıyla net sıfır emisyon taahhüdünün yerine getirilmesine yardımcı olmayı ve ekonomik gerileme ile mücadele etmeyi amaçlıyor. Açıklanan bu paketin içerisinde Komisyon, normalde yoğun bir şekilde kirlilik yaratan endüstriyel süreçlere enerji sağlayabilecek, yenilenebilir enerji kullanılan sıfır karbon bir yakıt olan hidrojenden, Avrupa Birliği’nin 1 milyon ton üretmesini istiyor.(2)

11 Aralık 2019 tarihinde Avrupa Komisyonu 2050 yılına kadar net sıfır küresel ısınma emisyonlarına ulaşmak için temel politika girişimlerini özetleyen “Yeşil Anlaşma”yı sunmuştu. Anlaşmadaki öncelikli alanlar arasında temiz hidrojen, yakıt hücreleri ve diğer alternatif yakıtlar, enerji depolama ve karbon tutma, depolama ve kullanım yer alıyordu.(3)

Yine yakın zamanda Almanya “Hidrojen Stratejisi”ni açıkladı. 3 Haziran’da açıklanan stratejiye göre, 2030'a kadar 5 gigavat, 2040'a kadar da 5 gigavat daha temiz hidrojen üretim kapasitesi oluşturulması hedefleniyor. Pakette Almanya'nın, dünyanın en gelişmiş hidrojen teknolojisi tedarikçisi haline getirilmesi hedeflenirken, yeşil hidrojenin yaygınlaşması için hidrojen teknolojilerine kısa vadede 9 milyar euroluk yatırım yapılması öngörüldü. Portekiz, 2023 yılına kadar elektrolizle hidrojen üretecek yeni bir güneş enerjili hidrojen tesisi planlıyor. Hollanda Mart ayı sonunda hidrojen stratejisini açıkladı ve 2025 yılına kadar 500 megavat yeşil elektrolizör kapasitesi planlarını açıkladı. Avustralya, hidrojen projelerini başlatmak için 300 milyon Avustralya doları ayırdı.

COVID-19 pandemisi ile beraber yine iklim değişikliği ile mücadelede özellikle Avrupa’nın harekete geçtiğini gördüğümüz bu günlerde yeşil hidrojenin iklim değişikliği ile mücadele kapsamında dekarbonizasyon hedeflerine katacaklarını gözardı etmememiz gerekir. Diğer ülkelerde de bu yönde bir beklenti var. Türkiye de “Geleceğin Enerjisi” olarak adlandırılan yeşil hidrojenin önünü daha çok açmalı, yeşil hidrojen üretimi yatırımlarını daha çok desteklemeli ve dünyanın yakalamaya çalıştığı fırsattan azami şekilde faydalanmalı.


(1)https://www.iea.org/reports/the-future-of-hydrogen

(2)https://www.iklimhaber.org/avrupa-komisyonu-iklim-krizini-750-milyar-euroluk-iyilesme-paketinin-temeline-aliyor/

(3)https://ec.europa.eu/info/sites/info/files/european-green-deal-communication_en.pdf