search
Şakir Turan
Şakir Turan
Diğer Yazıları

Tasarrufları Artırmayı Gündeme Getirmek

Kısa vadede harcamalardaki düşüşle bazı ekonomik birimlerde tasarrufların arttığı gözlemlenirken, orta vadedeki gelir kayıplarından ve belirsizliklerden dolayı küresel tasarruf düzeyinde düşüş bekleniyor. Salgının yayılmasını önlemeye dönük alınan tedbirler ekonomileri duraksatırken, hanehalkı, şirketler ve devletler büyük gelir kaybına uğradıkları bu dönemde ya mevcut tasarruflarına ya da gelecekteki tasarruflarına başvurmak durumunda kaldılar. Bu nedenle ülkeden ülkeye ve ülkeler içinde de sektörden sektöre farklı ve 2009 krizinden daha sınırlı olmak üzere toplam tasarruflarda kayıplar yaşanıyor.

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Ekim 2020 Küresel Ekonomik Görünüm Raporu verilerine göre, gelişmekte olan ekonomilerin tasarruflarının gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı 2020’de bir miktar artacakken, gelişmiş olanlarda kayda değer azalış yaşanmış olabileceği görülüyor. Buna karşın 2021’de gelişmiş ekonomilerin tasarruflarında toparlanma tahmin edilirken, gelişmekte olan ekonomilerin tasarruf düzeyinin gerilemesi bekleniyor. Bu eğilimlerle küresel tasarrufların GSYH’ye oranının 2019’daki %26,7’den 2020’de %26,3’e indiği, 2021’de ise %26,2 seviyesinde gerçekleşeceği hesaplanıyor. IMF Türkiye’nin ulusal tasarruflarının GSYH’ye oranının ise 2020’de 2 yüzde puan düşüşle %24,1’e indiğini hesaplarken, 2021’de %25,9 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyor.

Kısa vadede, salgının kontrol altına alınmasının yanında büyümenin toparlanması ve finansal istikrar gibi konular öne çıksa da orta vadede borç yönetimi ve sürdürülebilir büyüme için tasarrufları yeniden artırmak ve yüksek düzeyde tutmak politika öncelikleri arasında üst sıralara çıkabilecek. Bu kapsamda salgın sonrası süreçte ekonominin pek çok alanında olduğu gibi politika yapıcıların tasarrufları artırma konusunda da kararlılık göstermesi ve geniş kesimlerin buna katılımını sağlaması gerekecek. Bunun için de, ortaya çıkışı tıpkı bugün gibi zorlu bir döneme denk gelen ve yaklaşmakta olan 31 Ekim Dünya Tasarruf Günü’nün yeniden öne çıkarılması faydalı olabilir mi?

Dünya Tasarruf Günü, 1924 yılında düzenlenen I. Dünya Tasarruf Bankaları Kongresi’nde insanların farkındalığını artırarak birikimlerini ekonomik sisteme çekmek üzere kabul edilmişti. II. Dünya Savaşı sonrasında, 1955-1970 arası dönemde tasarrufları artırmaya odaklanan bugünün belli başlı gelişmiş ekonomilerinde Dünya Tasarruf Günü’nün oldukça popüler olduğu görülüyor. Benzer şekilde geçmişte Türkiye’de de tasarrufların artırılmasına önem verildiği biliniyor. 12 Aralık 1929’da Atatürk’ün önerisi ve telkiniyle, Büyük Buhran’ın olumsuz etkilerini asgariye indirmek, israfla mücadele ederek tasarrufu teşvik etmek ve yerli malların tanıtımını ve kullanımını özendirmek amacıyla Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin kurulduğunu görüyoruz.

Yakın geçmişte hemen her ekonomik program dahilinde yurtiçi tasarrufları artırmaya yönelik adımlar atıldı. Bu kapsamda, dönem dönem yastık altı olarak isimlendirilen sistem dışındaki tasarrufların bankacılık sektörü ve sermaye piyasalarına çekilmesi yönünde birtakım kazanımlar da elde edildi. Ancak gelinen seviyelerin dış finansmana bağımlılığı ve dış şoklara duyarlılığı azaltmaya yeterli olmadığı finansal piyasalarda yaşanan oynaklıklarla kendini teyit ediyor.

Sonuç olarak, düzenlemelerle birlikte, Dünya Tasarruf Günü benzeri kampanyaların etkili bir şekilde kullanılmasının tasarrufları artırmaya katkı yapması beklenebilir. Ancak, literatürde farklı yaklaşımlar olmakla birlikte, ampirik çalışmaların önemli bir kısmı özel sektörün yapacağı ihtiyari tasarrufların gelire, enflasyon beklentilerine, reel faize, işgücü piyasası koşullarına ve belirsizliklere duyarlı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle ekonomik birimleri tasarrufları artırmaya motive edecek makroekonomik koşulların tesis edilmesi de son derece önemli olacaktır.