search
Ceren Erdem Sivri
Ceren Erdem Sivri
Diğer Yazıları

Tekstilde Sürdürülebilirlik Vol 1: Yavaş Moda

Sürdürülebilirlik kelime anlamı itibarıyla daimî olma yeteneğidir. Yaşanan çevresel ve iklimsel değişimlerin etkileri ile gelecek nesillere ekolojik, ekonomik ve sosyal koşulları devam ettirilebilir bir dünya bırakmak adına biyosferin ve toplumun devamlılığı olarak da dikkat çekmektedir. Her ne kadar ‘sürdürülebilirlik’ ve günümüzde yaygın olarak takip ettiğimiz ‘sürekli yenilenen/hızlı moda’ birbirlerinden ayrışan nitelikte olsa da modanın doğa ile uyumlu hale gelmesi ile sürdürülebilir bir akım yaratmak mümkündür. Hızla değişen trendler yerine, ürünlerin kullanım ömürlerine göre yapılan tüketim alışkanlığı ‘Yavaş Moda’ akımının temelini oluşturmaktadır.

Yavaş Moda

Sunday Times gazetesinin moda editörü olan Charty Durrant, ‘The Tyranny of Trends’ (Trendlerin Tiranlığı)(1) başlıklı makalesinde 21. yy’da yaşadığımız modern sorunlar ile hızlı moda akımının büyük ölçüde bağlantılı olduğuna atıfta bulunmaktadır. Bu noktada Durrant, sektördeki aşırı tüketim alışkanlığının yerini ‘Yavaş Moda’nın alması ve modada aşırılıktan ziyade sadeliğin ön plana çıkması gerektiğini ifade etmiştir.

Yavaş moda, hızlı modanın aksine minimum israf ile uzun süreli, yüksek kaliteli ve modası geçmeyecek ürünler ile bizleri buluşturan bir akımdır. Öne sürdüğü değerler ile tüm süreci yavaşlatırken, insan ve doğa odaklı tasarım ile üretim ve tüketim süreçlerini destekleyen bir moda anlayışıdır.

2007 yılında sürdürülebilir tasarım danışmanı Kate Fletcher tarafından ortaya atılan yavaş modanın temel felsefesi; sürdürülebilir toplum bilinci yaratmanın yanı sıra moda sektöründe çalışanlarının sağlığını ve iş güvenliğini dikkate alan ve adil bir ücretlendirme sunan bilinci de ortaya koymaktır.

Son yıllarda ‘şeffaf marka’ niteliğini taşıyan birçok hazır giyim firması ürünlerinin hammadde ve işçilik maliyetlerini internet sitelerinden yayınlamaktadır. Aynı zamanda bazı markalar ürünü diken kişinin hayat hikayesinin yer aldığı bilgileri de yayınlamaktadır. Bu sayede tüketici ile satılan ürün arasındaki duygusal bağ kurulduğu ve ürünün elden çıkarılmasının zorlaştığı düşünülmektedir. Bir diğer deyişle aslında yavaş moda insan emeğine ve doğal malzemeye dayalı bir tür el sanatı olarak değerlendirilebilir.

Nisan 2013 yılında Bangladeş’in başkenti Dhakka’da yaşanan ve binden fazla tekstil işçisinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan facia sonrasında başlatılan #whomademyclothes (#kıyafetimikimyaptı) kampanyası, yavaş ve sürdürülebilir moda akımına önemli katkıda bulunmuştur.(2)

Günümüzde butik markaların yanı sıra Stella McCartney ve Allessandro Michelle gibi mükemmeliyetçiliği ön plana koyan marka endüstrileri, daha fazla hızlı kıyafet üretimine karşı koymuşlardır. Üretim sırasında zararları minimalize etmek ve dönüştürülebilir tekstil ürünleri üretmek için tüketicilere ve üreticilere değer katan global lüks moda markalarından bazıları aşağıdaki gibidir. 

Stella McCartney: Kürk veya deri kullanmayan tasarımcı, organik pamuk ve geri dönüştürülebilir kumaşlar kullanmaktadır. 

Eileen Fisher: Dönüştürülebilir kumaş, natürel boyama teknikleri ve kullandığı organik lifler ile çevreye karşı olan duyarlılığının yanı sıra, işçinin yanında olan ve kadın hareketlerinde destekleyen bir marka olarak dikkat çekmektedir. 

Rag&Bone: 2017 yılında Coton Incorporate’s Blue Jeans Go Green ile iş birliği yaparak, kullanılmış denim parçaları geri dönüştürme amaçlı tekrardan tasarlayan ve tüketiciyi bu konuda teşvik eden öncü markalardandır.

GlobalScan’ın 2020 Yılı SustainAbility Sürdürülebilirlik Araştırması’nda Unilever’den sonra ikinci sırada yer alan outdoor giyim markası Patagonia,(3) yaklaşık 30 senedir geri dönüştürülmüş plastik şişelerden geliştirdiği giysiler ile geri dönüşüm konusunda çalışmalar yapmaktadır. Ürettiği ürünlerin dayanıklılığı ve tamir edilebilir oluşuna önem veren firma, geleneksel olarak üretilen pamuğa kıyasla, organik olarak üretilen pamuk ile %45 oranında karbondioksit salımını ve %87 oranında su tüketimini azaltmaktadır.(4) Patagonia’nın bir diğer sürdürülebilirlik stratejisi ise müşterilerini kullanılmış ürünleri almaları için teşvik etmesidir.

Moda endüstrisinde sürdürülebilir olmak adına atılan görevlerin yanı sıra en büyük görev tüketicilere düşmektedir. Biz tüketiciler açısından en ekolojik, en sürdürülebilir, en çevresel kıyafet dolabımızda var olan kıyafettir. Elimizdeki kullanmak ve kullanım ömürlerini uzatmak çevreye olan katkımızı artıracaktır. Kıyafetlerimize olan bakış açımızı değiştirerek sürdürülebilir dünyaya katkıda bulunmak mümkündür.


(1)https://www.resurgence.org/magazine/article2799-the-tyranny-of-trends.html

(2)https://www.fashionrevolution.org/2018-impact/

(3)https://globescan.com/wp-content/uploads/2020/08/GlobeScan-SustainAbility-Leaders-Survey-2020-Report.pdf

(4)https://www.patagonia.com/stories/how-were-reducing-our-carbon-footprint/story-74099.html