Turizm Sektöründe Post-Covid Normaller
Covid-19 salgını dünya genelinde birçok sektörü ve ülke ekonomilerini derinden etkiledi. Salgının önüne geçebilmek adına alınan önlemler; rutin alışkanlıklarımız, eğitim-öğretim uygulamaları ve özellikle beyaz yakalıların geleneksel çalışma koşulları üstünde kalıcı etkileri olacak bir dönüşüm sürecini tetikledi. Dijitalleşmenin belki her zamankinden daha hızlı yayıldığı, temizlik ve hijyen kurallarına uyumun oldukça arttığı; bunlarla beraber sosyal mesafe, seyahat kısıtlamaları ve aşı kavramlarının hayatımızın bir parçası haline geldiği bu dönemde alışkanlıklarımız ve tercihlerimizin en azından bir süreliğine değiştiği kaçınılmaz bir gerçek. Artık yeni normalimiz böyle mi olacak yoksa eski günlük yaşantımıza dönebilecek miyiz, bunlar halen kafamızı kurcalayan büyük soru işaretleri…
2020 yılında küresel salgın bilançosu ağır olan ve yaşadığımız bu dönüşüm sürecinden belki en çok etkilenecek sektörlerden birisi de turizm. Sektörün toplarlanma sürecinde öncelikle yurt içi (domestic) turizmin ağırlıklı katkısı olacağı, yurt dışı seyahatlerde ise eskisi gibi birkaç lokasyonda kısıtlı sürelerle seyahat etmenin yerini tek lokasyonda uzun süreli konaklamanın alacağı görüşleri bulunmakta. Peki önümüzdeki yıllarda turizm sektöründe hangi alternatif türlerin yükselişini takip edeceğiz? Bu dönemde öne çıkan türlerden bazıları şu şekilde:
“Glamping”
İngilizce glamorous (büyüleyici) ve camping (kamping) kelimelerinin birleşiminden ismini alan glamping konsepti ziyaretçilerine adeta konforlu bir kamp tatili imkanı sunuyor. Bu konseptte ziyaretçiler doğa ile iç içe vakit geçirirken eş zamanlı klasik bir otel konaklamasının sunduğu yatak, duş, tuvalet, restaurant vb. hizmetlerden de faydalanıyor. Pandemide uzun süre evde kalmanın artırdığı açık havada, doğayla birebir vakit geçirme isteği ile kalabalık ve kapalı ortamlardan uzak durma çabası glamping gibi konforlu doğa tatili seçeneğine olan talebi önümüzdeki dönemde artıracağa benziyor. Google trends platformunda küresel ve Türkiye ölçeğinde son 5 yıllık döneme (2016 Mart-2021 Mart) ait haftalık “glamping” aramalarının 2020’deki önemli artışı bu konsepte olan ilgiyi destekler nitelikte:
“Wellness Sabbatical”
Doğrudan Türkçe karşılığı bulunmayan “wellness sabbatical”,(1) wellness tatili ile uzaktan çalışmayı eş zamanlı gerçekleştirmeye olanak tanıyan bir konsept olarak düşünülebilir. Bu konseptte seyahatçilere bir yandan spa, meditasyon, sağlıklı beslenme vb. wellness imkanlarını kullanırken diğer yandan uzaktan erişimle e-mail takibi, online görüşme gibi iş süreçlerine dahil olma imkânı sağlanıyor. Bu konsept, daha çok yurt dışında uygulaması olan “sabbatical leave (seyahat, kişisel gelişim, eğitim gibi sebeplerle alınan nispeten uzun süreli ücretli izin)” kullanan çalışanların wellness tatili yaparken tekrar tam zamanlı işlerine döndüklerinde gündemden geri kalma hissini azaltacak uygulamalara erişim imkânı vermesi sebebiyle wellness hizmeti sağlayan tesislerin bireysel ve kurumsal satışlarını artırabilecek bir paket olabilir.
“Staycation”
İngilizce stay (kalmak, konaklamak) ve vacation (tatil yapmak) kelimelerinin birleşiminden ismini alan staycation,(2) aslında kişilerin yaşadığı şehri değiştirmeden de kısa tatiller yapabilecekleri bir konsept. Burada kişiler şehir otellerinde konaklayarak bu tesislerin sunduğu farklı imkanlar ve aktivite paketlerinden faydalanabilir veya kendi evlerinde kalmaya devam ederken gün içinde lokasyona bağlı olarak bisiklet turu, plaj, piknik vb. boş vakit aktivitelerini planlayarak tatile çıkma algısıyla vakit geçirebilir. Covid-19 sonrasında özellikle uluslararası seyahatlerin sekteye uğraması, ekonomik belirsizliğe ek olarak uzun süreli ve şehir dışı tatillerin daha pahalı hale gelmesi; yaşadığımız yerlerde tatil keyfi yapabilmeyi ön plana çıkaracak gibi duruyor. Glamping’e benzer olarak Staycation’a olan küresel ilginin de Google Trends haftalık verilerine göre pandemi yılı olan 2020’de oldukça arttığı takip ediliyor:
Covid-19’un getirdiği bu küresel kriz ortamında önümüzdeki dönem turizm sektöründe öne çıkan veya tam tersi popülerliği azalan konseptler olacağı gibi geleneksel otel işletmeciliğinde de değişimler yaşanması muhtemel gözüküyor. Seyahat sınırlamalarının hafifletilmesi halinde dahi 2021 ve devam eden birkaç yılda özellikle yurt dışından gelecek ziyaretçilerin daha çok yaz sezonunda ve resort otellerde uzun süreli konaklama, paket tur gibi seçenekleri değerlendireceği düşünülebilir. Bu durumda, konaklamalı ziyaretçi sayısı resort otellere göre düşük kalabilecek tam yıl açık şehir otellerinin konaklama harici hizmetleri daha ön plana çıkabilir. “Staycation” konseptinde de bahsedilen farklı uygulamalar, şehir otelciliğinin gelir dağılımında konaklama harici hizmetlerin katkısını artırıcı nitelikte olabilir.
Hem geleneksel otelcilikte hem de “Glamping” gibi alternatif konseptlerde Covid-19’un hızlandırdığı bu dönüşüm sürecini müşteri beklentisine uygun stratejilerle iyi yönetebilen turizm firmalarının krizi fırsata çevirebileceği bir dönem bizi bekliyor.
(1)https://www.globalwellnesssummit.com/2020-global-wellness-trends/wellness-sabbatical/
https://www.cnbc.com/2020/10/07/travel-trends-wellness-sabbaticals-let-vacationers-keep-working.html
(2)https://www.cntraveller.com/gallery/travel-trends-after-coronavirus
Bunlar da İlginizi Çekebilir


