search

Hava Kirliliği İle Mücadelede “Herkes İçin Hareketlilik”

Bu yıl 19.’su düzenlenen “Avrupa Hareketlilik Haftası” 16-22 Eylül tarihleri arasında kutlandı. Hatta, “Otomobilsiz Yaşam Günü” olarak ilan edilen 22 Eylül tarihinde birçok şehir hava kirliliği ile mücadele kapsamında trafiği araçlara kapattı. Avrupa Hareketlilik Haftası’nın bir özelliği de her sene ayrı bir temaya sahip olması. Bu seneki tema “Herkes için sıfır emisyonlu hareketlilik” olarak belirlenmiş. Ben bu sloganın çok şey anlattığı kanaatindeyim. Bu tema sıfır emisyonlu ve çevreye duyarlı taşımacılığın önemini vurgularken, aynı zamanda toplumun her kesiminin erişebileceği bir yapının da tesis edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Pandemi süreci; güvenli, çevre dostu ve herkes için erişilebilir hizmetler sunan şehirlerin sürdürülebilir kalkınma için kritik rolünü hepimiz için bir kez daha çok açık şekilde gözler önüne seriyor. Rakamlar, COVID-19 virüsüne yakalanan insanların %90’ının şehirlerde yaşadığına işaret ediyor.(1)

Mevcut durumda yaratılan karbon emisyonunun %70’inden sorumlu olan şehirlerde yaşayan insan sayısının 2030 yılında 5 milyara, 2050 yılında ise 6,5 milyara (yani toplam dünya nüfusun %70’ine) yükselmesi öngörülüyor. Ancak hâlâ şehirlerde yaşayan nüfusunun sadece yarısı güvenli toplu taşımaya erişim sağlayabiliyor.(2) Birlemiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 11. Olan “Sürdürülebilir Şehirler ve Yaşam Alanları” çerçevesinde, iklim değişikliği, kirlilik, hareketlilik ve kapsayıcılık sorunlarının çözümüne yönelik iddialı hedefler belirlenmiş durumda. Bu hedefler arasında kadınların, gençlerin, çocukların, engellilerin ve yaşlıların ihtiyaçlarını gözeten güvenli, erişilebilir ve sürdürülebilir ulaşım sistemleri kurmak yer alıyor.

Çevre dostu olmayan araçlara bağımlılığı azaltmak sadece gezegen ve bireylerin refahı için değil, şehirler için de daha yaşanabilir bir geleceğin yolunu açacaktır. Hareketliliği yaygınlaştırarak geleneksel ulaşım araçlarının kullanımını planlı şekilde azaltmak insan sağlığı için en zararlı olan hava kirliliği ile mücadelede de öncü rolü üstlenebilir. 2016 yılında hava kirliliği 4,2 milyon erken ölüme sebep olurken, yapılan araştırmalar hava kirliliğinin ortalama yaşam beklentisini en fazla düşüren etken olduğunu ortaya koyuyor. Hava kirliliği ortalama yaşam beklentisinin neredeyse 2 yıl azalmasına neden oluyor.(3)

Sürdürülebilir şehirlerin sayısını artırmak ve hava kirliliği ile mücadele etmek adına otomobile aşırı bağımlılığı azaltacak sürdürülebilir ulaştırma sistemlerinin yaygınlaştırılmasına odaklanan uygulamalarının çoğaltılması gerekiyor. Bu amaçla atılacak adımlar sadece şehirlerin altyapısının yararına olmayacak, aynı zamanda yeni nesillerin hareketlilik alışkanlıklarının doğru kanallarda oluşmasına vesile olacaktır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, hâlâ dünyada şehirlerin %95’i hava kirliliği ile mücadele için hazırlanan yönergelere uymuyor ve bu durum her 5 yılda hava kirliliğinin şehirlerde %8 artmasına sebep oluyor. Hava kirliliğinin etkisi sadece insan sağlığı ve eşitlik için bir tehlike oluşturmuyor, diğer yandan gıda güvensizliği ve iklim riskini de tetikliyor. Düşük emisyonlu bölgelerin artırılmasına ve temiz toplu taşıma teknolojilerine yapılacak yatırımlar, hava kalitesi yüksek, sağlıklı, insan ve çevre dostu şehirlerin sayısını artıracak, hava kirliliği ile mücadelede uzun vadeli ve sürdürülebilir faydaların elde edilmesini sağlayacaktır.


(1)Birleşmiş Milletler

(2)Birleşmiş Milletler

(3)Air Quality Life Index Annual Update, Temmuz 2020