search

İklim değişikliğinin finansmanında yeni bir perspektif

İklim Değişikliğinin Etkileri

Günümüz üretim ve tüketim şartlarında doğal kaynaklar üzerindeki talep baskısı maalesef sürdürülebilir görünmüyor. Geldiğimiz noktada insanoğlunun doğada onarılmaz tahribatlara yol açtığı ve açmaya da devam ettiği hepimizin bildiği bir gerçek.

Sadece 2017 yılına bakarsak;

  • Dünyada iklim bağlantılı afetlerden kaynaklanan zararın %26’sının tarım sektöründe gerçekleşti.
  • Dünya nüfusunun yaklaşık %30’u sıcak hava dalgalarından ciddi oranda etkilendi.
  • ABD’deki kasırgaların sigorta sektörüne etkisi 135 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti.
  • Hindistan gayri safi milli hasılasının %15’ini oluşturan tarım sektöründe, iklim değişikliği nedenli kayıpların ülkenin gayri safi milli hasılasında %1,5 kayba sebep olduğu hesaplanıyor.
  • Güney Avrupa’daki kuraklıklar yaklaşık 6,6 milyar ABD doları tutarında ekonomik kayba yol açtı.
  • Türkiye’de ise 2017 yılında görülen dolu yağışları sebebiyle binalarda ve taşıtlarda önemli hasarlar oluştu.

Biraz daha geriye gidersek;

  • 2011 yılında Çin’in doğusunda meydana gelen aşırı hava olaylarında 28 tren hattı, 22 bine yakın yol ve 49 havalimanı etkilendi.
  • Milyonların elektriksiz kaldığı 2015 yılında yaşanan kuraklık sebebiyle Sao Paulo’nun (Brezilya) ana su rezervuarlarındaki su seviyesi %4’e düştü. Ardından suyun kotayla dağıtıldığı günler yaşandı.

Dünyadaki bu ve bunun gibi birçok olay küresel ısınmayı durdurmanın, daha sürdürülebilir bir dünya yaratmanın aciliyetini ve önemini gözler önüne seriyor.

Küresel İklim Finansmanı:

İklim açısından sürdürülebilir ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş sürecinde finansmanın rolü, sektörleri harekete geçirmesi ve yatırımları mümkün kılması anlamında büyük önem taşıyor.

Küresel iklim finansmanına ilişkin 2012 yılında 359 Milyar ABD doları seviyesinde seyreden hacim, 2015 yılında zirve yaparak 437 Milyar ABD doları seviyesine yükselirken 2016 yılında 383 Milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti.

Ancak bu denli büyük tutarlarda sağlanan iklim finansmanı dahi Paris Anlaşması’yla hedeflenen küresel sıcaklık ortalamasındaki artışı 1,5 santigrat derecede tutmak için yeterli değil.

İklim Finansmanı Alanları:

İklim değişikliği finansmanında hangi temalar öne çıkıyor diye bakarsak; yenilebilir enerji, enerji ve kaynak verimliliği, sorumlu üretim ve tüketime geçişi sağlayacak çevre dostu inovasyonlar, çevre kirliliğini önleme, sürdürülebilir turizm gibi yatırımları görüyoruz.

Bu noktada iklim finansmanının konvansiyonel finansmandan oldukça farklı olduğunun, sürecin teknik, sosyal ve hukuki boyutlarının altını çizmek isterim.

Bu bağlamda iklim değişikliği ile mücadelede uluslararası kurumlardan politika yapıcılara, özel sektör şirketlerinden finans kurumlarına kadar herkese görev düşüyor.

TSKB & İklim Finansmanı:

Ülkemizin ilk özel kalkınma bankası olan TSKB’nin iklim finansmanı alanında önemli çalışmaları var.

1990’lı yıllarda çevre yatırımlarını finanse etmek üzere uluslararası piyasalardan kaynak temin eden ve Türk sanayisine ilk çevre kredilerini sunan bankamız, 2000’li yılların başında yenilebilir enerji alanında proje finansmanına başlamıştır. Bugün sağladığımız fonlara enerji ve kaynak verimliliği temalarını da ekleyerek iklim değişikliği finansmanında öncü konuma geldik.

Bugün Bankamızın kredi portföyünün yaklaşık %70’i direkt olarak sürdürülebilirlik yatırımlarının finansmanından oluşuyor.

Bu denli büyük bir dilimin iklim açısından önemi ise ülkemizin yıllık karbondioksit salımının 13 milyon ton azaltılması olduğunu söyleyebiliriz.

Yenilenebilir Enerji Finansman:

İklim yatırımları portföyümüzün en önemli kalemini yenilenebilir enerji projeleri oluşturuyor.

Bugün gelinen noktada Banka olarak, 232 tanesi faaliyete geçen 288 adet yenilebilir enerji projesi finanse ettik. 4.5 Milyar dolar seviyesinde bir finansman desteği sağladığımız bu yatırımların kurulu gücü 6.056 MW, bu projelerle yıllık olarak azaltılan CO2 salımının da 9 milyon ton oldu.

Enerji Verimliliği:

Temiz enerji yatırımlarının hayata geçmesi kadar üretilen enerjinin verimli kullanımı da iklim açısından önemli bir potansiyel barındırıyor. Bu yatırımlar enerjiyi ithal eden ülkemiz ekonomisi için cari açığın azaltılması yönünden de büyük öneme sahip. Üretim kalitesi ve hacminden ödün vermeden enerjiyi daha verimli kullanmak üzere bir takım dönüşüm projeleri hayata geçiren firmaların maliyetlerini düşürdüklerini ve daha rekabetçi olduklarını görüyoruz.

Ağırlıklı olarak Demir Çelik, Otomotiv, Çimento, Kimya ve Plastik gibi enerji kullanımı yüksek sektörlerde destek verdiğimiz yatırımlar tesis modernizasyonundan yeşil bina uygulamalarına, atık ısıdan enerji üretiminden yalıtıma kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor.

Bugüne kadar 654 milyon dolar finansman sağladığımız 82 projeyle yaklaşık 2 milyon kişilik bir şehrin ısınması için harcanan enerjiyi geri kazanıyoruz.

Kaynak Verimliliği:

Üretimde enerji dışı, su, hammadde gibi girdilerin de akıllı yöntemlerle daha verimli kullanımını sağlayan projeler de TSKB için öncelikli. Böylece doğal kaynakların korunması, daha az atık oluşturulması, atıkların tekrar kullanılabilmesi ve nihayetinde daha az karbon salımı oluşturularak, maliyetlerin düşürülmesini hedefliyoruz.

Bugüne kadar 335 milyon dolarlık bir finansman sağladığımız 57 projenin su, hammadde, atık ve karbon karnelerini de bu slide’da görebilirsiniz.

Geleceğin Dünyası ve İklim Değişikliği:

İklim zirveleri anlaşmaları kapsamında hedeflenen küresel ısınmayı 1,5 derecede sınırlı tutma yolunda gelecek yıllarda sürdürülebilirliğin finansmanı hacminde artış bekleniyor.

  • Polonya’da düzenlenen COP24 zirvesinde 2025 yılı sonrası için 100 Milyar ABD doları taban seviyesi olmak üzere yeni bir iklim finansmanı hedefi belirlenmesi karara bağlandı.
  • Dünya Bankası 2021-2025 dönemi için 200 Milyar ABD doları iklim finansmanı taahhüdü verdi.
  • 2018 yılında yaklaşık 250 Milyar ABD doları seviyesine gelen sürdürülebilir tahvil ihracının önümüzde dönemlerde sürdürülebilirliğin finansmanı kapsamında özel şirketlerin ve finansal kurumların da katılmasıyla artacağı öngörülüyor.
  • Mevcut durumda iklim değişikliği kapsamında kamu finansmanının ağırlıklı olarak yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projelerine aktarıldığını görüyoruz. İklim değişikliği adaptasyonuna aktarılan fon %19 gibi sınırlı bir seviyede kaldı. Önümüzdeki yıllarda finanse edilecek projelerle söz konusu payın artacağı bekleniyor. Bu kaynakların bir bölümü altyapı projelerinin, özellikle de hizmetleri kesintiye uğraması durumunda ciddi etkileri olabilecek kritik altyapı projelerinin iklim değişikliğine dayanıklılığını artırmaya ayrılacak gibi görünüyor.

Geleceğin Türkiye’sinde Enerji ve İklim Değişikliği:

Ülkemize gelirsek, bizim açımızdan iklim değişikliği ile mücadelede enerjinin temini ve depolanması büyük önem arz ediyor.

  • Yenilenebilir enerji tarafında Rüzgâr ve Güneş alanındaki üretim teknolojilerindeki gelişmelerle YEKA modelinin verimlilik artışı ve maliyetlerdeki düşüşle birlikte fizibıl hale gelebileceğini öngörüyoruz.
  • Karbon yakalama ve enerji depolama teknolojilerinin önümüzdeki dönemde de gelişmesini bekliyoruz.
  • Enerji verimliliği de enerji konusu başlığı altında değerlendirilebilecek büyük bir başlık. Özellikle endüstri tesislerinde enerji verimliliği alanında yatırımların hiç durmayacağını düşünüyoruz.
  • Binalarda enerji verimliliği de gittikçe önem kazanacak konulardan. Hem kamu binalarında hem de özel sektör konut, ofis gibi yapılarında enerji verimliliği sağlamak için yeşil bina yatırımları sayısında artış bekliyoruz.
  • Ulaşım ve sebep olduğu emisyon, iklim değişikliği ile mücadelede üzerinde durulan konulardan bir diğeri. Özellikle şehir ulaşım sistemlerinin verimli hale getirilerek emisyonların azaltılması hedefleniyor. Bu sebeple önümüzdeki dönemlerde, düşük emisyonlu ulaşım araçlarına yönelik AR-GE faaliyetlerinin artarak devam edeceğini, hibrit ve elektrikli araçlara erişilebilirliğin artmasını ve teknolojisinin iyileşmesini göreceğiz.