İklim Krizi Dün De Vardı
“Offff, kimin başının altından çıktı bu iklim mevzuları!” diyen bir tanıdığınız var mı? Daha doğrusu tanıdıklarınız arasında ‘yakın zamana kadar’ bunu söyleyen var mıydı? Bugünlerde onu aradığınızda bir iklim aktivistine dönüştüğünü duyarsanız sakın şaşırmayın! Pek hızlı döndü rüzgâr!
Örnekleri arttırmak mümkün ama erken kalkanın iklim krizi aktivisti olduğu, ilgili ilgisiz her eksikliğin gerekçesi olarak iklim krizinin gösterildiği bir ortam, iklim krizinin “mazeret” olamayacağını hatırlatmanın da aslında tam zamanı. Mücadelemizin bir kısmı iklim krizine karşı ise, bir kısmı da konunun popülerleştirilip içinin boşaltılmasına karşı olmalı. Yoksa yakında tutmayan her hedefte, gereksiz her acı-reçetede, top iklim krizine atılacak.
Peki mevzunun içi boşaltılıyor mu? Popülerliğin bu konuda bir risk doğurduğunu bence kabul etmek gerek. Örneğin, bu yazıyı yazarken baktığımızda 22 $’a COP26 t-shirtü, 14 $’a Yeşil Mutabakat çantası, 3 $’a, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini gösteren çıkartmalar alabileceğiniz internet siteleri olduğunu gördüm. İklimin bir piyasa değeri olduğu kesin. Bu piyasa değeri, iklim krizi ile mücadeleyi kuvvetlendirmek için kullanılacaksa ne âlâ! Ama ya böyle olmazsa?
İşte bu kaygıyı azaltmanın yolu, iklim okuryazarlığının yüksek olmasından geçiyor. Bu son söylediğim noktayı sayılarla göstermek daha anlamlı olacaktır. Allianz tarafından iklim okuryazarlığına dair Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve ABD’de yapılan anketin sonuçları çok çarpıcı. Genel sonuçları aktardığım grafik, iklim krizi popülerliğinin maalesef bilinçten kaynaklanmadığını gösteriyor. Raporun içinde verilen detaylara göre, Greta gibi sembol olmuş genç iklim aktivistlerine rağmen, iklim bilincinde Z kuşağı da epey geriden geliyor.
Kaynak: Allianz, TSKB Ekonomik Araştırmalar
İklim aktivizminin içi doldurulmazsa, eylem söner, söylem devam eder. İklim krizine karşı reklamlar artar ama emisyonlar azalmaz. Tercih elbette bizim ama ahhhh zaman yok zaman!
Bunlar da İlginizi Çekebilir



