search
Cem Avcıoğlu
Cem Avcıoğlu
Diğer Yazıları

Kayıp ve Hasar Fonu Anlamlı Bir Kazanım Olabilir

Günümüzde yoksulluğu sonlandırmak için verilen çabalara karşın, tüm dünyada 650 milyondan fazla insan aşırı yoksulluk içerisinde yaşıyor.(1) Afetler ise mevcut eşitsizliklere ilave olan bir başka sorun durumunda. Yoksul kesimler sosyoekonomik durumlarının bir yansıması olarak afetler karşısında diğer insanlardan daha fazla yaşamlarını, evlerini, işlerini ve diğer varlıklarını kaybetme riski ile karşı karşıya kalıyorlar.

Uluslararası Acil Durum Veri Tabanı’nı (EMDAT) kullanarak 2010-2019 yıllarını ve 132 ülkeyi kapsayan bir analiz gerçekleştirdiğimizde, afetlerden etkilenen nüfus oranının düşük ve alt-orta gelir grubundaki ülkelerde yıllık ortalama %2,3 olduğunu, yüksek ve üst-orta gelir grubundaki ülkelerde %0,8’de kaldığını görüyoruz. İklim değişikliği bu eşitsizlikte önemli bir pay sahibi. Fırtına, aşırı sıcaklar, sel, kuraklık ve orman yangınları gibi iklim kaynaklı afetlerin sayısı 2000-2019 döneminde bir önceki 20 yıllık döneme göre %83 artış gösterdi ve bu afetler dolayısıyla gerçekleşen can kayıplarının %97’sini, ekonomik kayıpların %93’ünü oluşturdu.(2)

Tüm bu bilgiler ışığında, Kasım ayında gerçekleşen COP27 toplantılarında iklim değişikliğine bağlı afetlerin gelişmekte olan ülkelerde yarattığı olumsuz etkilerle mücadele etmek için “Kayıp ve Hasar Fonu” oluşturulmasında anlaşmaya varılması önemli bir gelişme. Fon, afetler sonucunda ortaya çıkan zararları giderirken, kırılgan ülkelerde teknik ve altyapı kapasitesini yükselterek afet dayanıklılığını geliştirmeyi amaçlayacak.  Üzerinde anlaşılan metin gelişmekte olan ülkelerin finansman ihtiyacı olduğu yönünde bir mutabakata işaret etse de, fonun işleyişiyle ilgili birçok konu önümüzdeki dönemde müzakereye konu olacak. Fona kimin hangi kaynaklar vasıtasıyla katkı yapacağı ve kimlerin faydalanabileceğini öğrenmemiz için biraz daha zamana ihtiyaç var. İlk etapta hükümetler bir geçiş komitesi kurulması ve bu komitenin COP28 toplantısında fonun yönetimine ilişkin öneriler getirmesi konusunda uzlaşmaya vardı. Komitenin ilk toplantısı 2023 yılı Mart ayında gerçekleşecek.

Söz konusu süreçler, iklim mücadelesine dair uluslararası görüşmelerin doğal bir parçası olsa da, zamanın insanlığın aleyhine işlediği unutulmamalı. Nitekim, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), 2030 itibarıyla gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine adaptasyon için yıllık 160 ila 340 milyar dolar finansmana ihtiyaç duyduğunu, iklim değişiminin hızlanması halinde 2050’de bu ihtiyacın 565 milyar dolara kadar çıkabileceğini belirtiyor ve mevcut finansman koşulları ile ihtiyaçların arasındaki uçurumun genişlemekte olduğu konusunda uyarıyor.(3)

Elbette fonun başarısı yalnızca kendi yaratacağı dinamiklere bağlı değil. Zira sorunun esas kaynağını teşkil eden sera gazı emisyonlarında kalıcı bir düşüş sağlanmadıkça, afetler daha çok sayıda bölgede ve daha yoğun biçimde yaşanmaya devam edecek. Bu durumda ise elde edilen kalkınmaya dair kazanımların kaybedilmesi kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkacak.


(1) https://blogs.worldbank.org/opendata/pandemic-prices-and-poverty

(2) CRED, UNDRR. (2020). Human Cost of Disasters: An Overview of the Last 20 Years 2000-2019

(3) UNEP. (2022). Adaptation Gap Report 2022