search

Küresel Gıda Güvenliği İle İlgili Bilmemiz Gereken 9 Gerçek

Dünya nüfusu 7,9 milyara ulaştı ve 2050 yılına kadar her on yılda bir yaklaşık %1 oranında artması bekleniyor. Artan sayıda insan, artan gıda ihtiyacı anlamına geliyor. Küresel gıda güvenliği insanlık gündeminin en önemli konusu. Küresel gıda güvenliği konusunda bilmemiz gereken 9 konuyu sizin için özetledik.

Küresel gıda güvenliği tarif edilirken Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Güvenliği Komitesi (CFS) tarafından yapılan tanım kullanılıyor: Aktif ve sağlıklı bir yaşam için, tüm insanların her zaman, gıda tercihlerini ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayan yeterli, güvenli ve besleyici gıdaya fiziksel, sosyal ve ekonomik erişiminin olması önem taşıyor. Gıdaya yeterli erişim en temel ve önemli insan haklarından biri fakat her gün yaklaşık 25.000 kişi açlığa yenik düşüyor, yüz milyonlarca insan açlıkla mücadele ediyor. 2020 yılında açlık, 2006’dan beri oluşan en yüksek seviyeye geldi. Dünya çapında açlıkla mücadele eden insanların sayısı 118 milyon kişi arttı. (Rapor için tıklayın)

İşte küresel gıda güvenliği ile ilgili en önemli 9 konu:

1. Açlık her yıl HIV/AIDS, sıtma ve tüberkülozun toplamından daha fazla insanı öldürüyor.

2. 2021 Gıda Güvenliği Endeksine göre, İrlanda, Avusturya ve Birleşik Krallık 81 ve 84 puan aralığında, dünyanın en yeterli ve uygun fiyatlı gıda kaynaklarına ve doğal kaynaklara sahip ülkeleri. Aynı yıl içinde en kötü performans gösteren altı ülkenin tümü, gıda kaynaklarının düşük mevcudiyeti, düşük kalite ve güvenlik standartları nedeniyle 34 ile 37 arasında değişen puanlarla Afrika'da. (Sıralamayı bu linkte görebilirsiniz) 

3. Dünya nüfusu her yıl yaklaşık yüzde 1 oranında büyüyor, bu 50 yıl önceki yüzde 2,2'lik büyümeye göre önemli bir düşüş. Buna rağmen, tahminler Dünya'da yaşayan toplam insan sayısının, 2050 yılına kadar iki milyar daha artarak yaklaşık 10 milyara ulaşacağını gösteriyor. Bu hızlı nüfus artışı, gezegenimizin kaynaklarına, özellikle de gıda kaynaklarına baskı yaparak, yıkıcı sonuçlar doğurabilir. (Kaynak rapor için tıklayın)

4. Mevcut küresel gıda sistemimizdeki bir diğer büyük sorun, ürettiğimiz gıda atığı miktarı. Gıda talebi yüksek olmasına rağmen, küresel kaynakların her yıl 1,2 milyar ton gıdaya eşdeğer kısmını yani yaklaşık üçte birini çöpe atıyoruz. Araştırmalar, yüksek gelirli ülkeler hasat sonrası atıkları yüzde 50 oranında azaltırsa, yoksul ülkelerdeki yetersiz beslenen insan sayısının 63 milyona kadar azalabileceğini gösteriyor. (Ayrıntılı rapor için tıklayın)

5. Gıda güvenliğinin iklim değişikliği ile de bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz. İklim krizi, yetersiz beslenen insanlar için bir tehdit çarpanı ve gıda güvensizliğinin en büyük nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Biyoçeşitlilik kaybı, artan kirlilik ve aşırı hava koşullarına bağlı felaketler gibi iklim değişikliğinin itici güçleri, tarımsal üretimi tehlikeye atarak mahsullerin verimini önemli ölçüde azaltıyor. 

6. Eşzamanlı olarak, toprağın aşırı kullanımı ve sürekli artan gıda talebini karşılamak için gereken yoğun gübre ve böcek ilacı kullanımı, tüm ekosistemleri yok ediyor, tür popülasyonunu etkiliyor ve toprak verimliliğini tehlikeye atıyor, zaten kısıtlı olan yetiştirebileceğimiz gıda miktarını sınırlandırıyor. Kanıtlar, 60 yıldan biraz fazla bir süre içinde ekilebilir arazilerin yüzde 35'inden fazlasının insan kaynaklı faaliyetler nedeniyle bozulduğunu ortaya koyuyor.

7. Save the Children’ın çalışmaları dünya çapında yaklaşık 5,7 milyon çocuğun açlığın eşiğinde olduğunu gösteriyor.

8. Yetersiz beslenen insanlar üretkenliklerini, eğitim performanslarını, işe katılımlarını azaltabilecek ve hatta iş kayıplarına yol açabilecek stres ve endişe duyguları yaşıyorlar. Hane halkının gelirinde, artan fiyatlar ile birlikte oluşan azalma, kaçınılmaz olarak ekonomiyi yavaşlatıyor. Daha fazla işsizlik ve gıda kriziyle mücadelede gücünün azalmasıyla, tehlikeli bir döngü ihtimali doğuyor.



Kaynak: Earth.org