Sürdürülebilirlik Gündeminde Neler Var?
Pandeminin çok yönlü etkileri sürerken gündemimizin ana başlığı yine sürdürülebilirlik. Dünyanın dört bir yanından topladığımız görüşlerle, sürdürülebilirlik gündeminin alt maddelerini sizin için derledik.
Tüm araştırma bulguları net olarak gösteriyor ki bu yılının ana gündem maddesi iklim değişikliği ve buna bağlı olarak sürdürülebilir bir gelecek için yapılması gerekenler. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün 2021’in ilk günlerinde yayınladığı raporun bazı sonuçları şöyle:
- 2020’de ortalama küresel sıcaklık sanayi öncesi dönemin 1.2 derece üzerinde gerçekleşti.
- 2020 dünyanın en sıcak 3 yılı arasında tarihteki yerini aldı.
- İklim krizinin bu hızda büyümesi gezegendeki yaşam ve geçim kaynaklarını ciddi biçimde tehlikeye sokuyor.
- Dünya ve doğayla barışık taşıdığı hayati önemin farkında olmalıyız.
Karbon geçişi kritik önem taşıyor
2050 yılına kadar net sıfır karbon salımı ile ilgili küresel taahhütlerin önemi giderek artıyor. Küresel Karbon Bütçesi 2019 raporuna göre, karbon salımında ilk sırayı alan ülkeler sırasıyla Çin (10.2 milyar ton), ABD (5.3 milyar ton), Hindistan (2.6 milyar ton). ABD’nin yeni dönem ile birlikte çok daha kesin sözler vermesi ve somut bir eylem planı ortaya koyması bekleniyor ve bu plan büyük resmi önemli ölçüde etkileyebilir. Çin kendi karbon nötrlük hedefini açıkladı ve eylem planını harfiyen uyması büyük önem taşıyor. Bütün dünyada kurumların, hükümetin, STK’ların ve nihai noktada insanların karbon geçişi katkılarını artırmak 2021 sürdürülebilirlik gündeminin ilk sırasında yer alıyor.
Döngüsel ekonomiye geçiş hızlandırılmalı
Döngüsel ekonomiye geçiş ile ilgili çalışmalar son 10 yılda hız kazandı fakat araştırmaların gösterdiği sonuçlara göre bu hız yeterli değil. Kaynakların daha etkin tüketimini sağlamak amacıyla üretim süreçlerinin tamamında sürdürülebilirlik adımları atılması gerekiyor. Kullanılan kaynaklardan çıkan atıkların geri dönüştürülmesi ve ekonomiye kazandırılması son derece kritik. Kalabalıklaşan ve hızla kaynak tüketen dünya için en önemli konu kaynak kullanımını azaltmak, mümkün olduğunca yeniden kullanmak ve geri dönüştürmeyi başarmak.
Yeşil toparlanma ve Yeşil Mutabakat giderek önem kazanıyor
Küresel ısınmayla ilgili endişe uyandıran gelişmeler “Yeşil İktisadi Toparlanmayı” hayata geçirmenin zorunluluğunu gösteriyor. Şu anda finans sektörünün öncelikli gündemi olan Yeşil İktisadi Toparlanma çerçevesinde, ortaya konan tüm mali desteklerin uzun dönem çevresel, kurumsal ve ekonomik gelişmeleri kapsaması önem taşıyor. Ayrıca Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ile ekonomik ve sosyal gelişimin 2050 yılına dek sera gazı emisyonlarının sıfırlanması hedefi doğrultusunda şekillenmesi hedefleniyor.
Antroposen çağını anlamak
İnsan dünyadaki ağırlığını artırıyor. Bu cümlenin son derece somut bir karşılığı var. İsrail Weizmann Enstitüsü, 1900 yılı başından beri insan tarafından üretilen nesnelerin ağırlığını, dünyadaki tüm canlıların ağırlığıyla karşılaştırdı. Çalışmaya göre insan yapımı nesnelerin ağırlığı her 20 yılda bir ikiye katlandı. Canlıların ağırlığı ise doğal ortamların kaybı yüzünden azalmayı sürdürüyor. Eğer hiçbir şeyi değiştiremezsek, 2040 yılında insan yapımı nesnelerin ağırlığı 1.1 teratondan 3 teratona yükselecek. İnsanın gezegendeki bu etkisi Antroposen Çağı’nın (İnsan Çağı) başlaması olarak adlandırılıyor. Bu kavram, insan nüfusunun ve tüketim alışkanlıklarının aniden patlama yaptığı 1950’lerdeki Büyük Hızlanma dönemi ile ilişkilendiriliyor. Kaynakların etkin kullanımı ve döngüsel ekonomi yeni çağ ile birlikte hayati önem taşıyor.
Biyoçeşitlilik alarmını duymalıyız
TSKB’nin çatısı altında 10 yılı aşkın bir süredir yayın yapan Çevreciyiz.com platformunda sıkça kullandığımız bir motto vardır: “Buzulların erimesi sadece kutup ayılarının sorunu değil.” Yaşam türlerinin birbiriyle bağı sürdürülebilir bir gelecek için herkes tarafından doğru anlaşılmalı. WWF’nin 2020 yılı Yaşayan Gezegen Raporu’na göre memelilerin, balıkların, kuşların, sürüngenlerin ve amfibilerin nüfusu gezegen üzerindeki olumsuz etkimiz nedeniyle yüzde 60 oranında azaldı. Karbon geçişinin eklenen hızda olmaması biyoçeşitlilik konusunu sorun listesinin ilk sıralarında tutuyor. Mavi ekonomi, yüzde 70’si su ile kaplı olan Dünya için mutlaka dengeye oturtulmalı. 2020 yılında Avusturalya, Kanada ve Japonya’nın da içinde olduğu 14 ülke ulusal yargı etkisindeki okyanus alanlarının yüzde 100’ünü sürdürülebilir bir biçimde yönetmeyi taahhüt etti. Bu taahhüdün şöyle bir önemi var; okyanuslardan elde edilen kaynaklar milyonlarca insanı yoksulluktan kurtarabilir. Yenilebilir enerji ve besin kaynağı olan okyanuslar, biyoçeşitlilik başlığının önemli bir bölümünü oluşturuyor.
Sürdürülebilirlik için teknoloji
Teknoloji insanın doğadaki ağırlığının azaltılmasında büyük bir etken olarak görülüyor. Yapay zekanın doğa lehine kullanılır hale getirilmesi, canlı türlerinin izlenmesinden tutun doğa olaylarının tahmin edilmesine kadar her alanda teknolojik gelişmelerden yararlanmak sürdürülebilirlik adımlarından biri olarak görülüyor. Karbon yakalama, yenilenebilir enerji depolanması, iklim değişikliği etkilerinin izlenmesi, enerji kullanımının efektif hale getirilmesi ve sermayenin doğru yönlendirilmesi teknoloji yardımıyla kolaylaşabilir.
Zorlu bir yıldan çıktık ve pandeminin etkileri ekonomik yaşamdan sokaktaki akışa kadar her alanda etkili olmayı sürdürüyor. Bu zorlu yılı bilgiye, deneyime ve gelecekte atılacak doğru adımlara dönüştürmek zorundayız. Sürdürülebilirlik adımlarına…