Enerji sektörü elektrik üretimi yatırımlarında yeni fırsatlar vaat ediyor mu?
Özel sektör yatırımları
Elektrik üretim sektöründe yatırımların görece yüksek maliyetli ve uzun vadeli görünüme sahip olması, yatırımcı firmaların net kara geçmesi için belli bir zaman geçmesini gerekli kılmaktadır. İSO 500 listesinde esas faaliyeti elektrik üretimi olmayıp enerji yatırımı yapan firmaların varlığı dikkat çekmesine rağmen ilk sekiz firmanın sektördeki toplam cirosu %45’lere ulaşmaktadır.
Finansman Yapıları
2002 yılından bu yana ağırlıklı kısmı yeni yatırım olmak üzere özel sektör tarafından yaklaşık 80 milyar ABD Doları tutarında yatırım gerçekleşti. Yatırımlara yurtiçi banka kaynaklarıyla 46 milyar ABD Doları ve yurtdışı kaynaklar yoluyla 9 milyar ABD Doları fon sağlanırken, toplam 55 milyar ABD Dolarlık kaynağın 22 milyar ABD Doları YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması) kapsamı dışında kalan projelere verildi. Gelinen noktada Yİ, YİD, İHD yatırımları hariç serbest üreticilerin elektrik üretimi içindeki payı ise büyük bir artış gösterdi ve 2000 yılındaki %56 seviyesinden 2016 yılında %65 seviyesine yükseldi.
Arz Fazlası
Son beş yılda elektrik üretimi sektöründe talebin öngörüldüğü kadar hızlı artmaması, buna karşılık santral yatırımlarının hız kesmeden sürmesi piyasada bir arz fazlası meydana getirdi ve bu durum da elektrik fiyatlarının düşmesinde etkili oldu. 2017 yılı için ortalama elektrik fiyatı 4,5 $ cent iken YEKDEM kapsamındaki yenilenebilir enerji santralleri ortalama 7,8 $ cent ile desteklendi. Sağlanan teşvikin parasal karşılığı yıllık 2,5 Milyar ABD Doları seviyelerine denk geliyor. Öte yandan, ilgili yenilenebilir enerji kaynaklı kapasitenin daha yüksek maliyete sahip doğalgaz santralleriyle ikame edilmesi senaryosunda ise, doğal gaz fiyatlarının yüksekliğine bağlı olarak çok daha yüksek seviyede bir maliyete katlanılması söz konusu olabilecek.
YEKDEM ve YEKA
2020 yılında sona erecek YEKDEM’in başka destekleme mekanizmalarıyla (örneğin sadece yerli teknoloji kullanımına mahsus destekler, vb.) ikame edilip edilmeyeceği henüz belirsizliğini korurken, yeni bir model olan YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı) ihalelerin devam etmesi bekleniyor. Rüzgar ve güneş enerjisi YEKA bazlı projelerle büyürken, jeotermal ve biokütle gibi diğer kaynaklar için ise “ilgili kaynakla elektrik üretiminin ne kadar maliyeti olacağı” sorusu önemini koruyor. Jeotermal santrallerle ilgili başta re-enjeksiyon sorunları olmak üzere çevresel endişeler artarken, biokütle ve biyogaz projelerine yönelik yatırımcı ilgisi de gelişme gösteriyor. Mevcut koşullar fiyatların belli bir süreliğine orta vadede sabitlenebileceğine işaret ediyor.
Projeksiyonlar
2018 yılına baktığımızda kapasite fazlasının % 40’lar seviyesinde olduğu görülüyor. Geçmişte elektrik tüketiminin % 7’nin üzerinde büyüdüğü yıllarda kapasite fazlası genellikle % 15-20 bandına indi ve bu fazlalık sıcak yedek olarak önemli bir güvence yarattı. Ancak kısa dönemde elektrik talebinin bu oranlarda büyümesi beklentisi düşük.
Verili şartlarda, söz konusu yedek kapasite miktarının % 20’lere düştüğü noktanın yeniden yatırımların başlayacağı nokta olarak varsayılması mümkün.
Önümüzdeki 10 yıl içinde elektrik tüketiminde ortalama % 4-5 bandı seviyesinde büyüme öngörüldüğünde, 2020 yılında Yİ/YİD santrallerinin sisteme elektrik vermediği senaryoda, 2021 yılı itibariyle enerji sektöründe yeni yatırımlar için yeniden güçlü sinyaller vermeye başlanması bekleniyor. Ancak Yİ/YİD santrallerinin sisteme elektrik vermemesi, projelerin bir bölümünün teorik ömürlerinin henüz sonuna gelinmediği için düşük bir ihtimal olarak görülüyor. Diğer taraftan, yerli kömür santrallerine verilen alım ve fiyat garantileri de bu santrallerin yapımını hızlandırmaya aday bir diğer gelişmedir. Son olarak, lisanssız güneş santrallerinde kurulu gücün bir sene gibi kısa bir süre içinde 4 GW’ı aşmış olması ve bu hızlı gelişmenin devam edeceği beklentisi, piyasada konvansiyonel yatırımlar için sınırlı bir alan bırakıyor.
Bütün bu bulgular ışığında, 2018 yılından itibaren elektrik üretim alanındaki yeni yatırımların 2011-2016 dönemindeki kadar hızlı ve büyük çapta olmayacağı değerlendirilmektedir.
Bunlar da İlginizi Çekebilir


