search

Yabancı Kaynak Girişi ve Düşen CDS'ler

Seçim sonrasında uygulanmaya başlanan ekonomi politikaları ve TCMB’nin attığı adımların etkisiyle son dönemde Türkiye’nin risk priminde kayda değer bir düşüş yaşandı. 5 yıllık dolar cinsi CDS (Credit Default Swap) oranlarına bakıldığında mayıs sonundaki 700’lerden son günlerde 300’ün altına gerilediği görülüyor. Bu gerilemeye paralel olarak son haftalarda artan miktarda yabancı kaynak girişi gerçekleşti. Bu girişin hem hisse senedi hem de tahvil piyasalarında görüldüğünü belirtmekte fayda var. Bu yazıda son haftalarda yaşanan bu gelişmeleri küresel ekonomik koşullardaki değişimlerin ışığında değerlendirmeye çalışacağım.

Aşağıdaki grafikte Türkiye ve diğer bazı(1) gelişmekte olan ülkelerin basit ortalama CDS oranlarının gelişimi sergileniyor. Yılın ikinci yarısında Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkelere benzer şekilde hareket ettiği görülüyor. Özellikle ekim ayının sonunda başlayan düşüşte gelişmekte olan ekonomilere genel bakışın pozitif etkisinin de olduğu söylenebilir. Elbette Türkiye’nin risk primindeki iyileşmenin ne kadarının küresel, ne kadarının içerideki gelişmelerden kaynaklandığını söylemek için daha detaylı analizler yapmak gerekse de, bu gelişmeye ilişkin değerlendirme yaparken her iki faktörü de göz önünde bulundurmak gerekiyor.

CDS’lerdeki düşüşle paralel hem Türkiye hem de diğer gelişmekte olan ülkelere dışarıdan sermaye akışı pozitif bir seyir izlemeye başladı. Aşağıdaki grafiklerde sermaye akışlarının da benzer şekilde hareket ettiği görülüyor. Gelişmiş ülke tahvil faizlerinin ekim ayı sonunda zirve seviyelerden gerilemeye başlamasının hem sermaye akımlarına hem de CDS’lerdeki düşüşe olan etkisinin altını çizmek önemli. Bu dönemde ABD ve Almanya 10 yıllık tahvillerinde 100 baz puanın üzerinde gerileme görülürken, bu durum gelişmekte olan ülkelere sermaye akışını destekledi. TCMB verilerine göre 3 Kasım haftasından itibaren Türkiye’ye art arda 7 haftadır yabancı kaynak girişi olurken, toplam tutar 3,3 milyar doları buldu. Bu girişlerin yaklaşık 1,8 milyar doları hisse senedi tarafında olurken, yaklaşık 1,5 milyar dolarlık giriş devlet tahvillerinde gerçekleşti. Yine 3 Kasım’dan bu yana diğer gelişmekte olan ülkelere pozitif sermaye akışı gözlenirken, bu süreçte gerçekleşen girişlerin yaklaşık %80’i hisse senedi piyasalarında oldu.

Yukarıdaki veriler ışığında Türkiye’ye son dönemde gözlenen sermaye girişlerinin ve risk primindeki gerilemenin diğer gelişmekte olan ekonomilerle benzer seyir izlediği söylenebilir. Diğer bir ifadeyle, son aylarda ekonomi yönetimi ve TCMB’nin attığı olumlu adımların etkisini göz ardı etmemekle birlikte, risk primi ve sermaye akımlarındaki gelişmeleri küresel gelişmelerden bağımsız değerlendirmenin eksik kalacağını söyleyebiliriz. Normalleşen ekonomi politikalarının sürdürülmesi halinde risk priminde iyileşmenin devamı muhtemel olsa da, küresel koşulların destekleyici olması da bir o kadar önemli. Önümüzdeki dönemde gelişmiş ülke merkez bankalarının alacağı kararlar, bunun sonucunda küresel tahvil piyasalarında yaşanacak gelişmeler küresel risk iştahını ve gelişmekte olan ülkelere sermaye akışını önemli ölçüde etkilemeye devam edecek.


(1) Bu ülkeler: Brezilya, Güney Afrika, Meksika, Şili, Macaristan, Malezya, Kolombiya, Hindistan ve Endonezya'dır.