search
Can Hakyemez
Can Hakyemez
Diğer Yazıları

2050 yılında sıfır emisyona ulaşmak mümkün mü?

2020 yılı Ekim ayında Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) “Dünya Enerji Görünümü 2020” raporunda bulunan 4 senaryodan bir tanesi 2050 yılında enerji sektörü kaynaklı emisyonların net-sıfır olmasını hedefliyor. Üçüncü senaryo olan Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu’nda (SDS), 2019 yılında CO2 emisyonları pik yapmış durumda. 2070 yılında dünya sıfır emisyona erişiyor ve bu senaryo aslında Paris anlaşmasına uygun şartları içeriyor. Dördüncü senaryo olan Net sıfır Emisyonlar 2050 Senaryosu’nda (NZE2050) 2050 yılında tüm ekonomiler sıfır emisyona ulaşıyor. Bu senaryoda 2030 yılına kadar olan dönem çok önemli ve bu dönemde alınan ek önlemler ile 2050 yılında net sıfır emisyon hedefine ulaşılması hedefleniyor.

NZE2050 Senaryosu’nda birincil enerji talebinin 2019-2030 döneminde %17 azalması gerekiyor. Gereken bu azalmada en büyük etken 2.226 milyon ton eşdeğer petrol (Mtep) azalma ile kömür talebi. Kömür talebini, 1.537 Mtep gerileme ile doğal gaz talebi izliyor. Yenilenebilir kaynaklara olan talepte 1.926 Mtep ve nükleer talebinde 251 Mtep’lik bir artış olması bekleniyor.

NZE2050 Senaryosu’nda toplam CO2 emisyonlarının 2030 yılına kadar 2010 seviyelerine göre yaklaşık %45 azalması bekleniyor ve bu da enerji sektörü CO2 emisyonlarının 2030 yılında SDS senaryosundan yaklaşık 20,1 gigaton (Gt) daha düşük olması anlamına geliyor. Elektrik sektöründen kaynaklanan CO2 emisyonlarının 2019 ile 2030 arasında yaklaşık %60 azalması bekleniyor. Bu hedef için ayrıca, küresel anlamda fotovoltaik güneş kurulu gücüne ilavelerin 2019 yılında 110 gigavattan (GW) 2030 yılında yaklaşık 500 GW’a yükselmesi beklenirken, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payının 2019’daki %27’den 2030 yılında %60’a çıkması bekleniyor.

NZE2050'de 2030'da endüstride kullanılan toplam ısının yaklaşık %25'i elektrik ve hidrojen gibi düşük karbonlu yakıtlardan geliyor. Bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için, küresel pil üretim kapasitesinin her iki yılda bir ikiye katlanması ve hidrojen üretim ve dağıtım altyapısının önemli ölçüde artması gerekecektir.

IEA’ya göre, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve düşük karbonlu gazlara yönelimlere ek olarak, davranış değişiklikleri emisyon azaltma stratejisinin ayrılmaz bir parçasını oluşturması bekleniyor. NZE2050 senaryosunda, 2030 yılı için davranışsal emisyon düşüşlerinin yarısının yol taşımacılığından gelmesi bekleniyor. Ulaştırmada yapılabilecek gerçekleştirilebilecek davranış şekillerine bakıldığında, bir saate kadar olan uçuşlarda alternatif olarak düşük karbonlu yöntemler kullanılması, ortalama yol trafiği hızının saatte 7 kilometre azaltılması, 3 kilometre altındaki mesafelerde yürüyüş veya bisiklet kullanılması gibi örnekler ön plana çıkmaktadır. Tüm bunların uygulanması durumunda ulaştırma sektörü kaynaklı emisyonların %20 azalması bekleniyor.

Sonuç olarak, 2050 yılında net sıfır emisyon hedefine ulaşmanın birden fazla çözümü olmasına rağmen söz konusu hedefe ulaşmak hiç de basit değil. Bununla birlikte bu hedef doğrultusunda ilerlemek için yenilenebilir temelli stratejilerin takip edilmesi, iş birliklerinin sınır ötesi yapılması, tüm paydaşların ortak bir vizyon ve strateji geliştirmesi, yeşil ürün ve hizmetlere yönelik talebin teşvik edilmesi ve en önemlisi etkin bir altyapının en erken şekilde devreye alınması gerekiyor.